22 Haziran 2018 Cuma

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 2


Çok Katmanlı Sistematik (ÇKS) temelli yönetişim kapsamı doğrultusunda organizasyonu ve yönetim tarzlarını birlikte esnetebilen yönetsel bir araç olması hasebiyle, işletmelerde yönetim olgusunu demokratikleştirmeyi erek edinen bir dünya görüşünün, bakış açısının ve zihniyetin ihtiyaç duyduğu araçları sunan inovasyona yatkın bir mekanizmal aygıttır. Bu yönüyle yönetişim fikrine yönelmek isteyenlerin öncelikle alışageldikleri düşünce kalıplarını sorgulamaları, yönetişimi işletmesel demokratikleşme açısından bir araç olarak kabul etmeleri halinde ise iyi niyetli ve cesaret isteyen bir gelişim düşüncesine açık ve hevesli olmaları gerekmektedir. Söz konusu düşünce dolaylı veya dolaysız şekilde öncel olarak şu gerçekliğin fark edilmiş ve kabullenilmiş olmasıdır: Bir işletmeyle bağlantılı tüm etkin aktörlerin alt yapısını mutlak surette müşteriler ve çalışanlar teşkil eder. Bu nedenle işletmesel yönetimin edimselliğinin odak noktası olan karar verme ve buna dair süreçlerde, müşterilerin-çalışanların davranışları ve bunlar doğrultusundaki ‘manevraları’ bir şekilde ve belirli seviyelerde etkin rol oynamalıdır. Yönetişimin pratiğinin çıkış aldığı mekân uzamı bu noktada başlar. Yönetim erkinin böyle bir uygulama için üzerine düşen vazife, legal düzenlemeleri yapmak ve bu meyanda değişimli ve birbirini etkileyen ilişkiler geliştirerek sevk ve idareyi şekillendirip yürürlüğe koymalarıdır. Bu sebeple yönetişimin demokratikleştiren işletmesel bir araç olabilmesi için yönetici gücün bu hususta samimi olarak karar vermesi şarttır. Eğer bu koşul yerine getirilmezse yönetişimden söz edilmesine lüzum yoktur. Zaten uygulamada zuhur eden yönetim biçimi ve kalitesi de şirketlerin bulundukları toplumların eriştikleri demokratikleşme düzeyinin yansımalarına paralel seyretmesidir (istisnalar hariç); ayrıca hem toplumsal-geleneksel tutum ve davranış biçimleri hem de şirketlerin işletmesel kültür düzeyi yönetimin tarzını belirleyen en etkin unsurdur. Bir şirkette kültürü çok yönlü olarak belirleyen sadece mülkiyet sahipleri ve yönetici güç(ler) değildir; müşteriler ve çalışanların yaklaşımları da belirleyici hatta inşa edici kuvvelerdir. Şöyle ki, bir şirketin yönetim katının içe ve dışa yansıttığı imaj ve bunun algılanması, müşteri ve çalışan etkileşimlerine nazaran dar bir çerçeve teşkil etse de, eğer etkinlik avantajını yönetim katı daha fazla devşirmiş ise diğer öğelerin aktivitesinde etkileme bilinci ya yoktur ya da çok zayıftır. Zira bilhassa günümüzde sosyal iletişimin eriştiği güç ortada iken, bu ve buna bağlı imkânların müşteri ile çalışanlar üzerinden ne derecede değerlendirildiği dengenin sağlanmasında rol oynayıcı en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Diğer yandan yöneticilerin oluşturduğu katmandaki bireylerin işletmesel dengedeki rolleri de yönetişimin niteliğini belirleyicidir. Ancak konuya ilgi duyan pek çok şirket yönetişim olgusunu, kendi içine dönük (yeni) bir yönetim biçemi olarak Corporate Governance düzeyine indirgemiştir ve hali hazırda baskın literatürde de bunu besleyen güçlü bir “rıza imalatı” vardır. Hâlbuki Corporate Governance, ulus ötesi kapitalist sistemin iki ana unsuru olarak varsayılan devlet ve şirketlerin güç yönüyle piyasaya sürülen üstün yüklemeli ilkelerin (tutarlılık, sorumluluk, hesap verebilirlik, adillik, şeffaflık, etkililik, katılımcılık vd.) özel sektörde sıklıkla tekrarlanarak oluşturulan imaj üzerinden “işletmesel demokrasinin” (!) gerçekleştirildiği görüntüsü verilmekte, böylelikle gerçek anlamda -hangi düzeyde olursa olsun- karar almalara yönelik katılımcı-birlikte belirleyici prensiplere dayanan işletmesel demokratikleşme örtülmekte ve bu yanılsatma “kurumsal yöneti(şi)m” kavramı başlığı altında sunulmaktadır. Bir kere gerek kurumsal vasıflandırması gerekse yönetim-yönetişim aynileştirilmesi, sıfatlandırmalar olarak son derece ikircikli-tartışmalı sözcük sürümleridir. Çünkü kurumsallık ortada kalan muğlak bir niteleme iken, yönetim ile yönetişim aynı şeyler değildir. Yönetişim belki en fazla yönetimin pek çok tarzı arasında belirli bir stili temsil (Corporate Governance gibi) edebilir, ama ne yeni bir yönetim ne de onun teorik kontekstinde yer alabilecek bir önermedir. Tematiğe teorik nitelik kazandıran ÇKS’dir; yoksa bağlamsız çok katmanlı yönetişimin kendisi değil. Buna mukabil öne sürdüğümüz yönetsel bir araç olan yönetişim olgusu hem metodolojik hem de kuramsal özelliğe haiz bir araştırma programının çıkarımı olmakla birlikte, aynı zamanda böyle bir programın fikri temelde girdisi rolüyle programın gerçekliğini de ortaya koyar. 
Yönetişimin reelliği her türden biçimlendirilmesinde bir yerin, bir topluluğun veya bir işletmenin içseline yönelmede ilgililerin durumsallıklarını, dışsalda da toplumun gelişimlerinden kopuk olmamalıdır. Gerek makro gerekse mikro düzeyde ilişkili katmanların saptanmasını müteakip bunlardan bihaber olarak ıraksanmış yönetişim biçimlerinin uygulama becerisi zamanla, süreç içerisinde körleşir. İster yönetim biçimi isterse yönetsel araç olarak yürütümde olsun; her hâlükârda yönetişim süreçlerinin sorumluları ÇKS’nin değerler dizinini olabildiğince iyi kavramış olmalıdırlar. Böylelikle özellikle sosyolojik katmanlaşmalardaki eğilimleri güncelleme yeteneğini elde ederler. 
Yönetişimin yönetim tarzı oluşturmaya yönelik anlaşılması ve bu yönde yapılacak çalışmalar, onun enstrüman olarak kullanılmasındaki çalışmalara nazaran daha durağan bir karakter arz eder. İlkinde ortaya konan hedefler statik erişim noktaları iken, ikincisi için hedefler yönetsel bir mekanizmal aygıt olarak yönetişimin dinamik potansiyelli araçlarıdır. Yönetim modellemesi olarak yönetişimde bilgi unsuru somutlanması zamana bırakılan ve bu hususun realize edilmesi rastlantısallığa bırakılırken, araçsal mekanizma olarak kullanılan yönetişim olgusunda soyut bilgi süreçsel bağlamda her aşamada somut düzleme doğru yönlendirilir ve her aşama kendi içinde kendi kendini değerlendiren mekanizma gibi çalışır. Bu nedenle, yönetişimin işletmesel mekanizmal araç olarak kullanıldığı ve ÇKS’nin teorik potansiyeline dayalı bir sistematik aygıt olduğu hallerde bir aşamada üretilen bilgi tekraren değerlendirilerek yeniden oluşturulma güncel koşullar doğrultusunda daha da netleştirilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 3

Araçsallaştırılan yönetişimi dinamik kılan başlıca unsur eyleme yönelik olması ve eylem araştırmasında temellendirilmesidir. Söz konusu ey...