Çok Katmanlı Sistematik (ÇKS) temelli yönetişim kapsamı doğrultusunda organizasyonu
ve yönetim tarzlarını birlikte esnetebilen yönetsel bir araç olması hasebiyle,
işletmelerde yönetim olgusunu demokratikleştirmeyi erek edinen bir dünya
görüşünün, bakış açısının ve zihniyetin ihtiyaç duyduğu araçları sunan
inovasyona yatkın bir mekanizmal aygıttır. Bu yönüyle yönetişim fikrine
yönelmek isteyenlerin öncelikle alışageldikleri düşünce kalıplarını
sorgulamaları, yönetişimi işletmesel demokratikleşme açısından bir araç olarak
kabul etmeleri halinde ise iyi niyetli ve cesaret isteyen bir gelişim
düşüncesine açık ve hevesli olmaları gerekmektedir. Söz konusu düşünce dolaylı
veya dolaysız şekilde öncel olarak şu gerçekliğin fark edilmiş ve kabullenilmiş
olmasıdır: Bir işletmeyle bağlantılı tüm etkin aktörlerin alt yapısını mutlak
surette müşteriler ve çalışanlar teşkil eder. Bu nedenle işletmesel yönetimin
edimselliğinin odak noktası olan karar verme ve buna dair süreçlerde,
müşterilerin-çalışanların davranışları ve bunlar doğrultusundaki ‘manevraları’
bir şekilde ve belirli seviyelerde etkin rol oynamalıdır. Yönetişimin
pratiğinin çıkış aldığı mekân uzamı bu noktada başlar. Yönetim erkinin böyle
bir uygulama için üzerine düşen vazife, legal düzenlemeleri yapmak ve bu
meyanda değişimli ve birbirini etkileyen ilişkiler geliştirerek sevk ve idareyi
şekillendirip yürürlüğe koymalarıdır. Bu sebeple yönetişimin demokratikleştiren
işletmesel bir araç olabilmesi için yönetici gücün bu hususta samimi olarak
karar vermesi şarttır. Eğer bu koşul yerine getirilmezse yönetişimden söz
edilmesine lüzum yoktur. Zaten uygulamada zuhur eden yönetim biçimi ve kalitesi
de şirketlerin bulundukları toplumların eriştikleri demokratikleşme düzeyinin
yansımalarına paralel seyretmesidir (istisnalar hariç); ayrıca hem
toplumsal-geleneksel tutum ve davranış biçimleri hem de şirketlerin işletmesel
kültür düzeyi yönetimin tarzını belirleyen en etkin unsurdur. Bir şirkette
kültürü çok yönlü olarak belirleyen sadece mülkiyet sahipleri ve yönetici
güç(ler) değildir; müşteriler ve çalışanların yaklaşımları da belirleyici hatta
inşa edici kuvvelerdir. Şöyle ki, bir şirketin yönetim katının içe ve dışa
yansıttığı imaj ve bunun algılanması, müşteri ve çalışan etkileşimlerine
nazaran dar bir çerçeve teşkil etse de, eğer etkinlik avantajını yönetim katı
daha fazla devşirmiş ise diğer öğelerin aktivitesinde etkileme bilinci ya
yoktur ya da çok zayıftır. Zira bilhassa günümüzde sosyal iletişimin eriştiği
güç ortada iken, bu ve buna bağlı imkânların müşteri ile çalışanlar üzerinden
ne derecede değerlendirildiği dengenin sağlanmasında rol oynayıcı en önemli
faktörlerin başında gelmektedir. Diğer yandan yöneticilerin oluşturduğu
katmandaki bireylerin işletmesel dengedeki rolleri de yönetişimin niteliğini
belirleyicidir. Ancak konuya ilgi duyan pek çok şirket yönetişim olgusunu,
kendi içine dönük (yeni) bir yönetim biçemi olarak Corporate Governance
düzeyine indirgemiştir ve hali hazırda baskın literatürde de bunu besleyen
güçlü bir “rıza imalatı” vardır. Hâlbuki Corporate Governance, ulus ötesi
kapitalist sistemin iki ana unsuru olarak varsayılan devlet ve şirketlerin güç
yönüyle piyasaya sürülen üstün yüklemeli ilkelerin (tutarlılık, sorumluluk,
hesap verebilirlik, adillik, şeffaflık, etkililik, katılımcılık vd.) özel
sektörde sıklıkla tekrarlanarak oluşturulan imaj üzerinden “işletmesel demokrasinin” (!) gerçekleştirildiği görüntüsü
verilmekte, böylelikle gerçek anlamda -hangi düzeyde olursa olsun- karar
almalara yönelik katılımcı-birlikte belirleyici prensiplere dayanan işletmesel
demokratikleşme örtülmekte ve bu yanılsatma “kurumsal yöneti(şi)m” kavramı
başlığı altında sunulmaktadır. Bir kere gerek kurumsal vasıflandırması gerekse
yönetim-yönetişim aynileştirilmesi, sıfatlandırmalar olarak son derece
ikircikli-tartışmalı sözcük sürümleridir. Çünkü kurumsallık ortada kalan muğlak
bir niteleme iken, yönetim ile yönetişim aynı şeyler değildir. Yönetişim belki
en fazla yönetimin pek çok tarzı arasında belirli bir stili temsil (Corporate
Governance gibi) edebilir, ama ne yeni bir yönetim ne de onun teorik
kontekstinde yer alabilecek bir önermedir. Tematiğe teorik nitelik kazandıran
ÇKS’dir; yoksa bağlamsız çok katmanlı yönetişimin kendisi değil. Buna mukabil
öne sürdüğümüz yönetsel bir araç olan yönetişim olgusu hem metodolojik hem de
kuramsal özelliğe haiz bir araştırma programının çıkarımı olmakla birlikte,
aynı zamanda böyle bir programın fikri temelde girdisi rolüyle programın
gerçekliğini de ortaya koyar.
Yönetişimin reelliği her türden
biçimlendirilmesinde bir yerin, bir topluluğun veya bir işletmenin içseline
yönelmede ilgililerin durumsallıklarını, dışsalda da toplumun gelişimlerinden
kopuk olmamalıdır. Gerek makro gerekse mikro düzeyde ilişkili katmanların
saptanmasını müteakip bunlardan bihaber olarak ıraksanmış yönetişim
biçimlerinin uygulama becerisi zamanla, süreç içerisinde körleşir. İster
yönetim biçimi isterse yönetsel araç olarak yürütümde olsun; her hâlükârda
yönetişim süreçlerinin sorumluları ÇKS’nin değerler dizinini olabildiğince iyi
kavramış olmalıdırlar. Böylelikle özellikle sosyolojik katmanlaşmalardaki
eğilimleri güncelleme yeteneğini elde ederler.
Yönetişimin
yönetim tarzı oluşturmaya yönelik anlaşılması ve bu yönde yapılacak çalışmalar,
onun enstrüman olarak kullanılmasındaki çalışmalara nazaran daha durağan bir
karakter arz eder. İlkinde ortaya konan hedefler statik erişim noktaları iken,
ikincisi için hedefler yönetsel bir mekanizmal aygıt olarak yönetişimin dinamik
potansiyelli araçlarıdır. Yönetim modellemesi olarak yönetişimde bilgi unsuru
somutlanması zamana bırakılan ve bu hususun realize edilmesi rastlantısallığa
bırakılırken, araçsal mekanizma olarak kullanılan yönetişim olgusunda soyut
bilgi süreçsel bağlamda her aşamada somut düzleme doğru yönlendirilir ve her
aşama kendi içinde kendi kendini değerlendiren mekanizma gibi çalışır. Bu
nedenle, yönetişimin işletmesel mekanizmal araç olarak kullanıldığı ve ÇKS’nin
teorik potansiyeline dayalı bir sistematik aygıt olduğu hallerde bir aşamada
üretilen bilgi tekraren değerlendirilerek yeniden oluşturulma güncel koşullar
doğrultusunda daha da netleştirilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder