21 Haziran 2018 Perşembe

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 1


İşletmelerde yönetim işinin, sistem düşüncesi ve yaklaşımından hareketle sistemik bir veriler kümesi veya çoklu kümelenmelerin dizin mantığı göz önüne alınmadan değerlendirilemeyeceği fikri, modern yönetim teorisinde/teorilerinde -diğer bir bakış açısından durumsallık yaklaşımının da kuramın diğer bir dayanağı olması dikkatten kaçırılmadan- geçerli bir varsayım olmakla birlikte; bizzat sistem sözcüğünün oldukça geniş içerikli bir kavram ve pek çok alt sistemi bünyesinde barındırmakta olduğu da unutulmamalı ve bu meyanda yönetimin interaktif işlevselliği de bir gerçeklik olarak ortadayken, bu realiteye en uygun analizin çok katmanlı sistemler düşüncesinden oluşturulan yönetimsel teorik” yaklaşımı üzerinden araştırılması ve analizinden hareket edilmesi ana koşulların belki de en başında gelmektedir. Yani bir yanda genel bir şart olarak sistem olgusu diğer yanda ise onu oluşturan ve şekillendiren insan varlığıdır. Burada gerek sistem gerekse insan bizatihi nev’i şahsına münhasırdır. İnsanın olmaması halinde de sistem geniş manada vardır; ama asli anlamına insanla kavuşur. Bu şekilde belki de en belirgin olan faal unsur, insana mahsus araçsallaştırıcı akıl ve onun ürünlerinden biri olan -teorik ve pratik- yararcı düşüncenin varlığıdır. İşte tam da bu anda “yararcı düşüncenin” neyi öncellediği sorusu önemlidir: salt kendisini mi yoksa toplumu mu? Ya da birbiri içine geçmiş ikili varlık sentezini mi?
Gezegende hali hazırda mevcut toplumların geleneğe dayalı gelişimine dayanan “basit” felsefesi ve toplumlara ‘özgü durumsallık’ belirleyici rol oynar. Bu iki unsur yönetimin sistematiğini şekillendirir; ki bu husus ağırlıklı olarak bazen önder olan insanlara bazen ise daha çok toplumsal kolektif bilince (bir arada yaşama pratiğine) dayanır. Dünya tarihinde bazı toplumlar için ‘çok kritik’ olarak nitelendireceğimiz dönemlerde bu durumsallığın daha berrak bir şekilde tezahür ettiği tecrübesine sahibiz: 1. Büyük Savaş sonrası Türkiye 2. Büyük Savaş sonrası Almanya ve Japonya örnekleri. Her iki örnekte de ortak nokta birbirine göre farklılıklar arz etse de özgün oluş-turul-muş kültürün çeşitlilik sunan özellikleridir. İnsanlığın süregelen tarihinde merkez rol oynayan toplumlar ile onlara izafen çevrede kalan toplumlar genel manada sistemin anlam sağlayan çoklu katmanlarını oluştururlar. Bu bağlamda toplumlar arasında bazen birbirine yaklaşmalar bazen ise uzak kalmalar konunun doğasındandır. Ama bu durumlar kainattaki ilintiler varlığının gerçekliğini hiçbir surette etkilemez.
İki ana tematik olan çok katmanlı sistemler (ÇKS) ve buna bağlı yönetişim birlikte değerlendirilmeden, ayrıca konu tümsel manada bir araştırma programı çerçevesinde işlenmeden yapılacak araştırma girişimlerinin yönetişim kavramının farklı sürümlerini üretemeyeceği ortadadır. Yönetimin çok katmanlı sistemler dâhilinde araştırılmasının asli amacı, alt sistemler arasında uyumu ortaya koyarak karmaşıklığı en aza indirebilmektir. Buradan hareketle yönetişimin sosyal-beşeri bilimlerin tüm sahalarında ve özgün manada işletmesel yönetimdeki rolünü anlamanın öncelikli yolu bilimsel yönden kapsayıcı niteliğe haiz çok katmanlı sistemlerin olabildiğince iyi bir biçimde okumasını gerektirmektedir. Bu bağlamda yönetişimle alakalı sunumun da açık sistem yaklaşımı ile ele alınması elzem olmaktadır. Zaten yönetim olgusunun kendisi de toplumsal sistemler içinde bulunduğundan temaya yaklaşımın açık sistem üzerinden şekillenmesi eşyanın tabiatındandır. Çünkü açık sistem ÇKS’nin muhtevasını görünür kılar. Açık sistemlerin aşağıda belirtilen başlıca özellikleri aynı şekilde yönetim-şirket-işletme kümesi için de geçerlidir:
ü  Büyüme yeteneği
ü  Diğer sistemlerden girdi alır, ürüne/hizmete dönüştürür, çıktı verirler
ü  Kendilerini koruma eğilim ve yeteneği
ü  İç ve dış çevreleriyle etkileşim
ü  Bir başka sistemin alt veya üst sistemidirler
ÇKS’nin ilginç bir özelliği içsel çelişkilerin ihtivası yanında, diyalektik manada tez anti-tez karşıtlıklarını da bir arada barındırmasıdır. ÇKS hem hissi hem de rasyonel biçimde fark edilebilen kullanışlı ve araçsallaştırılabilen imkânların da kapsayıcısı bir potansiyele sahiptir. Ne var ki diğer yandan, bu imkânların yanı sıra yine bunlardan çıkarsanacak yorumlamaların anlama boyutunda eksikliklere sebebiyet verebilme riskleri de bir hayli fazladır. Diğer bir risk ise teorik olarak yönetim modellerine ilişkin ayrım yapılmaksızın ÇKS’nin her türden yönetsel yaklaşıma meşruiyet kazandırabilme esnekliğidir. Bu durumda karşı tezlerin ortaya konulmasında da başvurulan ilk yöntem yine ÇKS’nin içerdiği sistematik ile sağlanacaktır. Bir paradigmanın bu denli esnek ve kapsayıcı olmasının önemli bir hususiyeti de onun üzerinden çok sayıda çeşitli yararcı teorilerin üretilmesine yol açmasıdır ki, bu durum toplumlar için getirilerin ve götürülerin rasyonel hesaplanabilir olmasını zorunlu kılmaktadır. Örneğin, ÇKS demokratikleşme yönünde farklı modelleme imkânları sağladığı gibi, otokratik-diktatoryal rejimler açısından da aynı olanağı sunabilmektedir. Aynı zamanda sunduğu modeller üzerinde çoklu yorumların yapılabileceği ve revizyona açık desenlere haizdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 3

Araçsallaştırılan yönetişimi dinamik kılan başlıca unsur eyleme yönelik olması ve eylem araştırmasında temellendirilmesidir. Söz konusu ey...