4 Nisan 2016 Pazartesi

Çok Katmanlı Sistemler: AB Örneği ve İşletmenin Rasyonalitesi

Çok Katmanlı/Boyutlu Sistemler (ÇKS) kavramı 1960’larda Sistem Teorisinden kaynak alan ve öncelikle siyasette, diğer yandan teknik sistemlerin analizinde uygulama sahası bulmuştur.1 Batıda yaygın olarak felsefe ve sosyal-beşeri bilimlerin disiplinlerinde, özellikle siyasal bilimlerde kullanılmaktadır. Çok katmanlı sistemler (Alm. Mehrebenensysteme, İng. multi-level-systems) çeşitli yatay ve dikey karar alma yapılarının karmaşık ilişkisel-birbirine geçişli değerler dizinini tanımlamakla beraber, yönetim bilimi çerçevesinde devlet ve aygıtlarının, toplum, grup ve bireyler arası yapılanmaların da incelenmesinde ve değerlendirilmesinde çok yönlü bakış açıları sunma kapasitesine sahiptir. Örneğin, çok katmanlı sistemler olgusu, 21. Yy. itibarıyla küreselleşmenin olgunlaşma evresine girmeye başladığı son 15 yılda oluşan kürevi gelişmelerin, bunun bir sonucu olarak -paradoksal görünse de- “kü-yerel-leşme”2 olgusunun ve bu her iki aktivasyon alanlarının bileşkesi olarak adlandırdığım “çıkarsanmış dünya görüşü” üzerinden kapsayıcı anlamda genele şamil olarak politik ve politik-ekonomi ile bununla bağlantılı olarak özelde ve geniş manada yönetime, sevk ve idare konularının temellendirilmesinde asli rolü oynamaktadır. ÇKS birincil bağlamda devlet organizasyonunun klasik biçimlerinde kök salan yetki sınırlarının ve bu düzlemde oluşan bütünsele ilişkin hiyerarşik yapılanmaların yeni küresel kökenli ve bireyin geniş bir hareket, aksiyon alanı kazandığı düzlemlerde daha fazla sürdürülebilir olamayacağı, ikincil olarak ilk tespitten hareketle yönetim tarzının ve sistemlerinin de bu meyanda klasik anlayışlar üzerinden devam edemeyeceği tezlerinin öne sürülmesine vesile olmuştur.
Çok katmanlı sistemlerin betimlenmesine pratiklik sağlayan “Çok Katmanlılık Analizi” –ki “Hiyerarşik Doğrusal Modelleme” olarak da adlandırılır-, hiyerarşik olarak yapılandırılmış ya da gruplandırılmış verilerin (İng. nested data), çok değişkenli sayımsal/istatistiksel analizinde, bilhassa deneysel/ampirik sosyal araştırmalar sahasında kullanım için elverişlidir. Rastgele Katsayısı Modeli, Rastgele Regresyon Modeli, Rastgele Etkiler Modeli, Karma Model ve Varyans Bileşeni Modeli gibi kavramlar da çok katmanlı sistemler ile alakalıdır.3
Gerek sosyal gerekse doğa bilimlerinde birçok verinin aşama sıralı/hiyerarşik olarak yapılandığı üzerinde görüş birliği vardır.4 Bunlar gruplara veya kümelere göre eklemlenerek düzenlenebilirler. Mesela, çocuklar ailelere, vatandaşlar ikametgâhlarına, hastalar kliniklerine gibi. Ayrıca, sosyal bilimlerde yapılan uygulamalı araştırmalarda belirli gruplar belirli ortamlar (örn. çok merkezli bir çalışmada öğrenciler öğretim merkezlerine) odak alınmak suretiyle aşamalı olarak sınıflandırılabilirler. Bu meyanda bir kişi bir gruba atanmış olarak üye vasfına haiz ise, birey ile grup arasında karşılıklı bir etkileşim süreci söz konusudur. Bundan dolayı, gruplandırmadan kaynak alan etkileşimlerin ihmal edilmesi ampirik çıkarımların yanlış yorumlanmasına neden olacaktır.
Çok katmanlı sistemlere örnek olması ve bir fikir vermesi açısından organizasyonel öğrenmeye ilişkin, dikey-yatay ve diyagonal hiyerarşi basit düşünmek yararlı olacaktır. Siyaset bilimi alanından örnekleyecek olursak, çok katmalı sistemleri az ya da çok şekillendirilmiş politik entegrasyon vasıtasıyla karakterize edebiliriz. Mesela, ABD’nin politik sistemi, Avrupa Birliği’ndeki sisteme ve Almanya’nın federalist sistemine nazaran nispeten daha düşük seviyede siyasi uyumlanma ile biçimlendirilmiştir. Toplumsal alt sistemler de, örneğin eğitim sistemi vb., “Çok Katmanlı Sistemler” olarak analiz edilebilirler.
ÇKS’nin en uygun kavramsal açılımı üzerine vereceğimiz örnek, Avrupa Birliği’nin siyasi yapısı ile gösterilebilir. Çünkü tarihsel süreçte sürekli büyüyerek genleşen komplike ve çok fazla sayıda anlaşma ve fasıllara dayalı çalışmalarla inşa edilmiş organizasyonel yapılanması ile Avrupa Entegrasyonunun dinamik gelişiminin yanı sıra, her şeyden önce farklı siyasal boyutlarının kompleks ilişkiler ağı belki de en iyi ve olgun misal olarak yansıtılmaktadır.
Avrupa ile ilgili kararlar AB’nin ya ulusüstü kurumlarında ya da ulusal boyutta (bölgesel ve yerel) alınmakta ve idari olarak uygulamaya konulmaktadır. AB’nin sistemi hâlihazırda herhangi bir diğer siyasal sistemle karşılaştırılamayacak özellik arz eder; bundan ötürü kendine özgü (Lat. sui generis) bir karaktere haizdir diyebiliriz. AB’yi her durumda federalist bir sistemden ayrı tutabiliriz. Bu bağlamda çok katmanlı sistemlerin, siyasal yönden yargı erkinin kamusal özelliğine dayandırılmak suretiyle niteliksel olarak ayırt edilmesi gerekli değildir. Georg Jellinek’in „Üç Unsur Öğretisi“nde (Alm. Drei-Elemente-Lehre) olduğu gibi devlet kavramı vatan toprağı, halk ve devlet erki olarak tanımlanabilir.5 Bu sebeple ve yapısal sınırlandırma kapsamında, AB egemen ve bağımsız bir devlet olarak algılanmamalı; tek başına kapsamlı ve ilkesel tabanda sınırsız bir hükümran güç kullanmaya muktedir bir sistem olarak görülmemelidir. Buna göre, AB ile ilgili olarak siyasal ve sosyolojik altyapıya sahip olmayan bazı çevrelerce dillendirilen federal devletler tiplendirmesi doğru ve yerinde olmayacaktır; buna dair Alman hukuk bilimindeki “bileşik-bağımsız devletler” nitelemesi AB hakkında daha isabetli bir yapıya işaret eder.
Yukarıda bahsettiğimiz AB örneklemesi doğrultusunda, çok katmanlı sistemler rasyonalitesinde en az hiyerarşik düzenlenmiş ikili ilişkilerin olması gerekmektedir. Bu koşul sadece siyaset sahasında değil, daha pek çok örgütsel sistem olarak addedilen alanlar dahlinde de geçerlidir. AB’de ulusüstü organ olarak Avrupalı tabakanın yanı sıra ulusal katman, bölgesel boyut ve uluslararası aktörler bulunmaktadır. Katmanlar arası karşılıklı etkileşim yukarı aşağı, alt-üst şeklinde seyreder. Kararların oluşumunda bölgesel ve ulusal katmanlar etkin olduğu gibi, bu kararların geriye dönük tepkisi de bu iki katmanı etkiler.
ÇKS ile ilgili olarak burada AB örneğinin verilmesi, sistemin kendisini ve sistemle bağlantılı olan yönetişimi en iyi tanımlayan açıklamalardan biri olması ile AB’nin ilk uluslararası post modern kompakt yapılandırılmış düzenleme ve dünyadaki pek çok ülkenin birlik arayışları dışında, aslında şirketler için de esinlendirici rol-model sağlamasıdır (Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği, And Ülkeleri Grubu, D-8 vs.). AB’yi çok katmanlı sistemlerin bir tür desenlemesi olarak nitelendirirsek, bu bir abartma olmayacaktır.
Çok katmanlı sistemlerin anlaşılmasında kolaylık sağlayan “Çok Katmanlılık Analizi”nin yanı sıra, olgunun açılımı için “Çok Katmanlı Yaklaşım”ın (ÇKY) bir modellemesi olan “İnsan-Teknik-Organizasyon” (İTO) konseptini de temel-çıkış sahası olarak gösterebiliriz. İTO konsepti, bir sosyoteknik analiz, değerlendirme ve tasarım terkibidir. İnsan, teknik ve organizasyon karşılıklı bağımlılık içinde yerine getirilmesi gerekli bir işin- görevin-edimin (İş/Çalışma Görevi, Alm. Arbeitsaufgabe) gerçekleştirilmesi amacıyla birlikte hareket ederler. İşletme yönetiminde herhangi bir görev, bir yandan sosyal olanı teknik alt sistem ile diğer taraftan insanın organizasyonel yapılarla olan ilişkisini birbirlerine bağlantılar.6 Buna göre, bir işletmede yeni tekniklerin kullanımı, ancak beşeri ve teknik kaynakların çevre koşulları, beklentiler ve deneyimler göz önüne alındığı takdirde başarılı ve etkili olabileceğidir. ÇKY’de merkezde olan kavram “İş/Çalışma Görevi”dir;7 işletmesel açıdan çalışmanın mantığı onu belirleyen görevin bütünüyle alakalıdır ve bu ilişki fark edilmediği takdirde bilhassa imalata yönelik işin en önemli niteliği atlanmış olacak ve bu durum hem çalışanın/insanın, hem kullanılan tekniğin hem de bütünüyle organizasyonun aktif geçişkenliğini ve aynı zamanda işletmesel yönetimin anlamını yitirmesine neden olacaktır. Bundan dolayı işletmelerde bu hususun katmansallığının ve karşılıklı etkileşiminin iyi ve yaygın biçimde kavranması ve tüm bağlamın anasırının neticede insan olduğunun unutulmaması gerekmektedir.
Aşağıdaki modellemeden de anlaşılacağı üzere, kesişme alanları ve bunların ortak kesişim kısmı merkezi iş davranışlarına yönelik problemlerin ve imkânların belirlenmesi açısından bir çerçeve sunar. Bu meyanda kesişimleri şu şekilde tanımlayabiliriz:
• İnsan ve Teknik: İnsan – Makine – Etkileşim,
• İnsan ve Organizasyon: Rol(ler),
• Teknik ve Organizasyon: Sosyoteknik Sistem
Sistem kuramı altında bir sistem yaklaşımı olarak yer alan Çok Katmanlı Sistemlerin zaman içerisinde neredeyse tüm bilim dallarında pek çok teorinin ve modelin oluşturulup yapılandırılmasında etkin bir esinlendirici ve dizgesel nazariye olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Aynı şekilde, ÇKS’in bu çalışmanın odağında yer alan ve geniş bir alanda uygulanma olanağı bulan yönetişim kökenli teoriler ile praktikalara zemin oluşturduğunu ve inşa-yapılandırma yöntemleri sunduğu da inkâr edilemez. Özellikle şirketlerin ve dolayısıyla işletmelerin gerek organizasyonel gerekse çalışma-işleyiş ve süreçsel gelişimlerine yaptığı katkılarda da, ÇKS’in işletmesel olguların her türden yaşamsal kompartımanlarındaki düzenleyici ve üretici fonksiyonlarında başat bir önceliğe sahip olduğu ve önem arz ettiği ortadadır.
1 http://de.wikipedia.org/wiki/Mehrebenensystem [Erişim: 24.04.2015]
2 Dünyadaki değişim trendini gözlemlediğimizde globalleşme (İng. globalization) ile birlikte dikkati çeken bir diğer olgunun yerelleşme (Localization) olduğu görülmektedir. Globalleşme ve Yerelleşme kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş “Küyerelleşme” veya “Glokalleşme” (İng. Glocalization) kavramı son zamanlarda yaygın olarak benimsenen ve kullanılan kavramlardan birisidir. Ülkemizde 1995 yılında “Küyerel Düşünce Grubu” adı altında kurulan ve internet ortamında “Küyerel Düşünce Platformu” titriyle “www.kuyerel.org” isminde bir web sayfası bulunan, ağırlıklı olarak sol tandanslı aydınların yazılarının yer aldığı sivil bir girişim grubu mevcuttur.
3 F. Keller, Analyse von Längsschnittdaten: Auswertungsmöglichkeiten mit hierarchischen linearen Modellen. Zeitschrift für Klinische Psychologie und Psychotherapie, 32 (1), 2003, s. 51-61.
4 http://de.wikipedia.org/wiki/Mehrebenenanalyse [Erişim: 24.04.2015]
5 W. Maier, Staats- und Verfassungsrecht, Grüne Reihe, Erich Fleischer Verlag C. H. Beck, Achim, 2001, s.29.
6 E. Ulich, Arbeitspsychologie, Schäffer-Poeschel Verl., 7. Aufl., Stutgart, 2011, s. 201-207
7 E. Ulich, a.g.e. s.208

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 3

Araçsallaştırılan yönetişimi dinamik kılan başlıca unsur eyleme yönelik olması ve eylem araştırmasında temellendirilmesidir. Söz konusu ey...