27 Haziran 2013 Perşembe

Pazarlanan Liderliğin Sorgulaması: Kırılgan Gerçeklik ve Mitos

Sürüyle makale, kitap, araştırma veya konuşmanın konularından biri olan “Liderlik” olgusu, hakkında yapılan belki yüzlerce tanım ile günümüzde tam anlamıyla başı-ucu belirsiz bir sarmaşık halini almıştır. Bilhassa kaliteye ilişkin tematiğin yaygınlaşmasıyla, modernitenin çalışma yaşamına dair türettiği ilgi çekici alanlarından biri haline gelen ve post modernizmin çapraşık sistematiği içinde oluşan çeşitli akımların bir kolu olan yeni tarihsici yaklaşımı ile moda hüviyeti kazanan liderlik, başta belirttiğimiz olgu kavramının da dışına çıkmış; tanımlar, modeller izahında yetersiz bir hale bürünmüştür. Bu durumda, liderlik çoğullaşarak, kişiye veya gruplara göre farklılıklar arz eden izafi karakterli elemanları barındıran alanlar kümesi-kümeleri haline mi dönüşmüştür? Liderliğe ilişkin alan çalışmaları gözden geçirildiğinde çeşitleme daha belirgin olmaktadır. Öyle ki insanlık tarihinde lider olarak öne çıkartılmış olanların hangi liderlik grubuna daha uygun olduğu hususunda dahi araştırma yapabilmenin, bunu tartışabilmenin önü açılmış, ancak konunun tasnifi ve kategorize edilebilmesi nicelik, nitelik, modalite ve bağıntı, bilhassa özelliğin geçişkenliği-geçirgenliği nedeniyle neredeyse olanaksızlaşmıştır. Hatta siber platformun yatay iletişimi vasıtasıyla “kim söylüyor”dan, “ne söyleniyor”a geçiş gerçekleştiği için lidere ihtiyaç kalmadığından, önemli ve gerekli olanın kitlesel ortak akıl olduğu vurgulanmaktadır. Wall Street olaylarından esinlenerek yorumlanan bu açılım bir mottonun da -“occupy”- türemesini sağlamıştır. Liderliğe ilişkin marjinal-alternatif karşı nokta olarak öne sürebileceğimiz bu söylemin pratik değeri tartışılabilir. Ama diğer olumlanan kutuptaki oluşların bazısı eğlenceli olabiliyor; liderlik ile ilgili bir eğitimin tanıtım bilgi notunda olduğu gibi: “Başarıları dünyaca kabul görmüş tüm büyük liderler, tüm büyük organizasyonlar, bireyler üzerinde büyük bir sadakat hissi yaratırlar diyerek  ‘Yetkin Liderlik Denklemi’ni’ çok güzel özetliyor Simon Sinek. İşte bu ‘sadakat’ hissini yaratmak için Duygusal Zekâ’yı, öte yandan da içinde çalıştığımız pazarda bizi öne çıkartacak Pozitif Farklılığı geliştirmek için, Yaratıcılığı anlayıp, bu Denkleme eklememiz gerekiyor. Tüm bu değişkenleri enine boyuna tartışıp, denklemimizi birlikte oluşturmaya bekliyoruz hepinizi” –şu sadakat konusu da ayrıca irdelenmesi gereken bir problemdir- çağrısı veya dönüşümcü liderlik, vizyoner liderlik, etik liderlik, moral liderlik, kültürel liderlik, öğretim liderliği, entelektüel liderlik vb. liderliğe ilişkin isim sıfat tamlamalar olguyu adeta efsaneye evirmektedir. Yeni zamanlarda mitos, çekici ve getirim oluşturucu metaların sahasıdır. Değerlendirilmeyi bekler. Rantın çevrimiçi olabilme özelliği ticaret, iş ve emek gibi geçirgen ağlarda mutena bir şekilde gerçekleştirilebilir ve sömürü için de neredeyse katışık olmayan ortam düzenleyicisidir ki, bu nitelik sömürgene zengin imgesel kabiliyet kazandırır. Bu sayede, iş hayatına yönelik olarak, son yirmi yılın pek çok moda akımı, zirveler-seminerler, konferanslar ve çeşitli eğitimler ilgili slogan-başlıklar marifetiyle piyasada arz edilmekte, ülkemiz açısından bilhassa ithal -ağırlıklı anglo amerikan- mevzular lüzumlu olup olmadığına tam anlamıyla vâkıf  olunmaksızın dolgun taleple pazar oluşturmaktadır. Böylelikle, iş dünyasında bu denli etkin bir alan oluşturabilen pek çok mit-tema gibi artık liderlik de ticaretin metası olmuştur. Yalnızca bu konuya dair düzenlenen eğitim programları satışının getirisi dünya çapında milyon dolarlık bir mini sektörü (!) pazara sokmuştur. Burada parasal ve mental getiri satıcı için nettir; peki ya alıcı için?... 
 
 
Konuya ortada olan bu gerçeklik tezahüründen yaklaşacak olursak; post modernizmin devreye girdiğini görürüz. Post modernin belirgin tecellilerinden olan “çok çeşitlilik ve yararcı görelilik” şeylerin ve ilişkili şeylerin bir yandan önünü açarken, diğer yandan karar mekanizmalarında savrulmalara ve işlerde çok katmanlı yapılara, muhtelif ihtimallere sebebiyet verebilir ve bunların haiz olduğu imkânların arenasını da sunar. İmkânlar her ne kadar zenginlik gibi gözükse de, karmaşık yapılara bürünen işler nedeniyle tercih alanlarını genişletmek yerine kişinin gerek somut gerekse soyut anlamda, bilhassa zihinsele bağlı yaşam hareket sahasını daraltabilir. Bu zıtlık, çelişken durumların yansıması olup, insanı öncelikle havsalası açısından son derece hızlı bir şekilde aktiflikten edilgenliğe, zengin düşünsellikten tinsel bocalamaya sürükleyebilir. Bocalama, insanın sosyo-psikolojik yönden olumsuzluğun damla zerki ile getirildiği bir hal ise devamı orta şiddette gerilimdir. Burada diğer bir soru; gerilimin asal olup olmadığı ve genel olarak uygulanan çözüm yöntem(ler)idir.
 
 
Diğer yandan mitleştirme öylesine bir safhadadır ki, yaygın kabul lider figürünün adeta gökyüzünden inmiş bir kişilik, özellikleri ve yetkinlikler yönüyle üst bilinç seviyesinde yaşayan ve sürekli olumlu yükleme ile beslenen yarı insan-yarı tanrısal karışımı bir varlık mesabesinde algılanmasını sağlamaktadır. Böyle bir lider tipolojisi, insanların hayranlık duydukları, hep iyiyi beklediği, esinlenim/ilham aldıkları ve takibine ihtiyaç, hatta zorunluluk duydukları billur bir tipe dönüşür. O diğerlerine göre çok farklıdır, insani katmanların en üstünde yer alır. Takipçileri kitleselleşmenin ötesine geçemezler, yani toplumsalı temsil etmezler; ama temsil toplumsalmış gibi yansır ve ses getirir. Hususuyla son otuz yılda tanıtımı yapılan lider olağanüstü-dışı bir kişiliktir. Ancak, bu tanımın tek bir kategoriye dayanması, bölümlemenin tabiatına aykırı olduğundan liderlik olgusu yukarıda değindiğimiz çeşitlemeler vasıtasıyla çoklu bakış açılarına yelken açarak lider-cik-ler yaratılmıştır. Hele kalite öğretisinin bu yöndeki girişimleri ve çekici kılmasının yaygınlaştırması ile her birey birer lider-cik haline getirilmiştir. Ama yaşamın realitesi bu bakışı taşımamaktadır. Örneğin iş hayatının akıntısında bunun şişirme olduğu ve anında dışlanması açık seçik ortaya çıkmaktadır. Liderliğin yapay betimlemeleri, özgüven pompalanan genç çalışanları işlerin gerçekliği ile yüzleşmeleri neticesinde soğukluğa ve yabancılığa taşımaktadır. Öğretim-eğitim süreçlerinde tanıtılan iş dünyası ve bireyin kendisine dair oluşturduğu resim, çalışma hayatının gerçeklikleri ve doğruları ile örtüşmemektedir; pompalanan lider tipine rastlamak bir yana iş odaklı yaşam tarzı beklenti içindeki genç insanları hayal kırıklığına uğratmaktadır. Ama daha da berbatı günümüzün iş yaşamının stili ve koşullarının oluşturduğu durum, lider(ler) yerine çıkar kliklerini ve yanlarında yer alan periferiyi beslemek üzere kurulmuştur. Bu kurgunun içinde ara sıra bir veya daha fazla sayıda lider(cik) çıkartılması gerekiyorsa, sistem bunu regüle edecektir. İş hayatında sıklıkla karşılaştığımız bu tür lider tipleri hakkındaki önce garipseme, düşük yoğunluklu şaşırma ve şüphe, daha sonra deneyimler arttıkça bu –tayin edilmiş- lider(cik)lerin birer balon olduğunun anlaşılması bundandır.  
    
 
Liderlik hakiki sorunların saptanmadığı ortamlarda romantik eğilim içeren bir meşguliyettir. Ya içsel suni bir tatmin konusu ve aracı ya da aç insana güzel bir filmi anlatmak gibidir. Peki, bu nevi liderlik oluşturmasının hitap ettiği bir kesim yok mudur? Pekâlâ, vardır; fikri üretimin her zaman hakiki bir tematiğe veya maddi bir ürünün gerçek bir ihtiyaca yönelik olarak pazar oluşturması gerekmez; öyle olsa idi, pazarda yer alan sayamayacağımız kadar çok gerekli-gereksiz çeşitliliğin, ıvır-zıvırın üretilmesine lüzum olmazdı. Örneğin kaç kişi bir akıllı telefonun tüm fonksiyonlarını tam anlamıyla kullanmaktadır. Yalnızca ihtiyaç ve fayda değil; arzu, etkilenme ve maddi-mental çekicilik de metanın, genel anlamda pazarlamanın paraya tahvilini belirler. Hele 80’lerden bu yana içinde bulunduğumuz “Cilalı İmaj Devri”nde (Can Kozanoğlu, İletişim Yay., 1992).  Piyasada, liderlik dışında da pek çok yönetsel-gelişim ile ilgili temaya ilişkin yaklaşımlar da (örn. soft skills eğitimler) istisnalar hariç parıltıyı pazarlamanın ve satmanın araçlarıdır. Markalaşmış odaklar da getirinin hem ortakları hem de paydaşlarıdır.
 
 
Pazarlanmayan liderlik var mıdır? Evet, vardır; lakin o da günümüzdeki pazarlamanın analoğu haline getirilmektedir. Hakiki liderlik kritik, karmaşık, zor işlerin ve umutların tükenmekte olduğu zaman ve mekân boyutlarında zuhur eder. Bu belirme genelde ya çok açık bir şekilde temaşa edilir, ya da fark edilmesi son derece zordur. Her ikisinin en belirgin ortak yanı üstlenilen büyük risktir. Çünkü lider adayının kendisiyle yapacağı çetin mücadeleyi gerektirir. Kadim ve daim bilgide nefsin terbiyesi olarak adlandırılan bu mücadele sonu olmayan, beklentilerin bir bir terkedildiği, hatta terkin de terkedildiği hiçleşme sürecini kapsar, bunu da aşar ve çok zorlu bir iç seyahati mecburi ve kaçınılmaz kılar. İnsanlığın içinden örneklemek yerine, fikir vermesi açısından liderlik mevzusuna değer verenlere kambur balinanın yaşam serüvenini incelemek yeterli olacaktır. Hatta artacaktır…  
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 3

Araçsallaştırılan yönetişimi dinamik kılan başlıca unsur eyleme yönelik olması ve eylem araştırmasında temellendirilmesidir. Söz konusu ey...