23 Eylül 2014 Salı

PAZARLANAN LİDERLİĞİN SORGULAMASI: KIRILGAN GERÇEKLİK VE MİTOS - 1

Sürüyle makale, kitap, araştırma veya konuşmanın –ki dilimizde telif ve doyurucu çalışma oldukça az ve piyasada anglo-amerikan ithal, dolayısıyla bize özgü olmayan tercümeler baskın olmasına rağmen- konularından biri olan “Liderlik” olgusu, hakkında yapılan çok sayıda tanım ve yaklaşımlar, özellikle de eğitim-öğretim konusu olarak ön plana alınması ile günümüzde tam anlamıyla başı-sonu belirsiz k(s)armaşık bir hal almıştır. Öyle ki, konunun çeşitli liderlik tiplerinin türetilmesi vasıtasıyla bölünmesi, tematiğin tarihi ve sosyolojik çıkış noktaları ile kavramsallığını geri plana itmiştir. Bilhassa kalite ve sistemlerine ilişkin konuların çalışma yaşamının ayrılmaz parçası haline gelen kişisel gelişim eğitimi sahasında yaygınlaşmasıyla, liderlik teması modernitenin çalışma yaşamına dâhil ettiği ilgi çekici alanlarından biri haline gelmiştir. Nihayet post modernist –muğlak- sistematik içinde oluşan çeşitli akımların bir kolu olan yeni tarihsici yaklaşım ile moda hüviyeti kazanan liderlik, başta belirttiğimiz olgu kavramının da dışına çıkmış; tanımlar, modeller izahında yetersiz bir hale bürünmüştür. Bu durumda, liderlik çoğullaşarak, kişiye veya gruplara göre farklılıklar arz eden izafi karakterli elemanları barındıran alanlar kümesi-kümeleri haline mi dönüşmüştür? 

Liderliğe ilişkin alan çalışmaları gözden geçirildiğinde çeşitlendirme aracılığı ile konunun bölümlendirildiği daha belirgin olmaktadır. Bölümlenen şeylerin yönetimi daha kolay ve pratik açıdan daha kullanışlıdır. Ayrıca bu sayede “verilenin kabulü” olarak adlandırdığım dogmalaştırmalara da olanak sağlanabilir. Öyle ki, muhtelif modellemeler vasıtasıyla insanlık tarihinde lider olarak öne çıkarılan kişilerin hangi liderlik grubuna daha uygun olduğu hususunda seçenekler sunabilmenin önü açılmıştır. Ancak konuya ilişkin takdim edilen öğelerin tasnifi ve kategorize edilebilmesi nicelik, nitelikbiçim ve bağıntı, bilhassa genellenen özelliklerin geçişkenliği-geçirgenliği nedeniyle kafa karıştırıcı olabilmektedir. Diğer yandan, sunulanlar her hâlükârda çerçevelendirildiği için bireylerin liderlik olgusuna ilişkin davranışsal duruşları ve çıkış noktaları da önemli ölçüde belirlenmiş olmaktadır. Bu da kişiyi daha baştan söz konusu oluşturulan gerçekliğe karşı yaygın anlamda onaylamaya-benimsemeye sevk edici olabilir. Bundandır ki, özelde çalışma yaşamında, tümelde de günlük hayatta liderlik adeta-neredeyse alışılmış bir belit ve böylece işlenebilecek bir meta haline getirilmiştir. Ve meta gerek kişisel gelişim ile kalite öğretilerinin gerekse insanın girişimciliği sayesinde pazarlanmaya başlamıştır. Çeşitlendirilmesinin sağladığı desteğin yanı sıra, pazarlamanın azami sürdürebilirliğinin sağlanabilmesi için muhalif görüşler takviyesiyle rekabet alanı da hazırlanmıştır: Siber platformun yatay iletişimi vasıtasıyla “kim söylüyor”dan, “ne söyleniyor”a geçiş gerçekleştiği için lidere ihtiyaç kalmadığından, önemli ve gerekli olanın kitlesel ortak akıl olduğu vurgulanmaktadır. Wall Street olaylarından esinlenerek yorumlanan bu açılım ilkeselleşmiş bir sözün de (motto) -“occupy”- türemesini sağlamıştır. Liderliğe ilişkin uç-alternatif karşı nokta olarak öne sürebileceğimiz bu söylemin pratik değeri tartışılabilir. 

Liderlik özgül yönüyle bilimsel yaklaşımlardan koparak, modelleme kırılımları ile olgudan maada mitleştirilmiştir. Bu konunun bir nevi pazarlama ve daha karlı satış için kullanıma arz edilişinin stratejik göstergesidir. Bu noktada çift taraflı kutupların, yani liderliğin toplumsal ve işletmesel açıdan gerekli olup olmadığının, olumlayıcı ve zıttı bakış açılarının değerlendirilmesi ön plana çıkmaktadır.  Liderliği olmazsa olmaz bir şart olarak gören olumlayıcı kutuptaki özendirici aksiyonların bazısı belirli dozda gülümsetici olabiliyor. Liderlik ile ilgili bir eğitimin tanıtım bilgi notunda olduğu gibi: “Başarıları dünyaca kabul görmüş tüm büyük liderler, tüm büyük organizasyonlar, bireyler üzerinde büyük bir sadakat hissi yaratırlar diyerek  ‘Yetkin Liderlik Denklemi’ni’ çok güzel özetliyor Simon Sinek. İşte bu ‘sadakat’ hissini yaratmak için Duygusal Zekâ’yı, öte yandan da içinde çalıştığımız pazarda bizi öne çıkartacak Pozitif Farklılığı geliştirmek için, Yaratıcılığı anlayıp, bu Denkleme eklememiz gerekiyor. Tüm bu değişkenleri enine boyuna tartışıp, denklemimizi birlikte oluşturmaya bekliyoruz hepinizi

Yeni zamanlarda mitos, çekici ve getirim oluşturucu metaların sahasıdır. Değerlendirilmeyi bekler. Rantın çevrimiçi olabilme özelliği ticaret, iş ve emek gibi geçirgen ağlarda mutena bir şekilde gerçekleştirilebilir ve sömürü için de neredeyse katışık olmayan ortam düzenleyicisidir ki, bu nitelik sömürgene zengin imgesel kabiliyet kazandırır. Bu sayede, iş hayatına yönelik olarak, son yirmi yılın pek çok moda akımı, zirveler-seminerler, konferanslar ve çeşitli eğitimler ilgili slogan-başlıklar marifetiyle piyasada arz edilmekte, ülkemiz açısından bilhassa ithal -ağırlıklı anglo-sakson ve amerikan- mevzular lüzumlu olup olmadığına tam anlamıyla vâkıf  olunmaksızın dolgun taleple pazar oluşturmaktadır. Böylelikle, iş dünyasında bu denli etkin bir alan oluşturabilen pek çok mit-tema gibi artık liderlik de pazarın ve ticaretin metası olmuştur. Yalnızca bu konuya dair düzenlenen eğitim programları satışının getirisi dünya çapında milyar dolarlık bir mini sektörü (!) pazara sokmuştur. Burada parasal ve mental getiri satıcı için nettir; peki ya alıcı için? 















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 3

Araçsallaştırılan yönetişimi dinamik kılan başlıca unsur eyleme yönelik olması ve eylem araştırmasında temellendirilmesidir. Söz konusu ey...