25 Ocak 2017 Çarşamba

Yönetişim ve Kuramsal Kaynaklarına Dair: Unutulan Demokratlık-1

Hali hazırda dahi yönetişime dair hâkim görüşler çok katmanlı sistemler kuramından kopuk bir biçimde tanıtılır. Ayrıca, bir yanda ağırlıklı yaklaşımın genel olarak devlet mekanizmasının değişim ve dönüşümüne dayanan, dolayısıyla devlet ve kamu olgusunu merkeze alan liberal ve neo-liberal fikirlerin yönetişimi oluşturan kaynak olduğunu ve diğer yanda bunun karşısında bir konumlanmayla (neo) marksist odaklı eleştirilerin yönetişimi çapraz ateşi altına aldığını vurgulamak isteriz. Aslında yönetişimin pek çok kuramsal kaynaktan beslenen bir olgu olmasına rağmen, yönetişim ile ilgili analizlerde ya standartlaştırılmış anlatıların ya da darlaştırılmış ideolojik tenkitlerin literatürde baskın olduğunu söyleyebiliriz.1
Tarihsel gelişmelerin yanı sıra yönetişim olgusu sosyal bilim alanlarında ortaya çıkan gelişmelerden oldukça etkilenmiştir. Örneğin, siyaset bilimi ve kamu yönetimi alanında yönetişim kuramı, devlet ve toplum arasındaki yeni etkileşim ilişkilerini nitelendirmekte ve sistem kuramı, örgütlerarası ağlar kuramı, kamu yönetimi kuramları ve kamu işletmeciliği, iletişim kuramı ve devlet kuramından alınan bazı öğeleri içermektedir.2 Diğer yandan, yönetişimin kuramsal kökenleri arasında yeni ekonomik koordinasyon biçimlerine vurgu yapan “kurumcu iktisat”; geleneksel egemen devlet ve devletlerarası ilişkiler ayrımını eleştiren ve ulus-devleti “by-pass” ederek yeni rejimlere vurgu yapan “uluslararası ilişkiler kuramları”; özel-kamu ayrımının uygulamada geçersizleştiğini ileri sürerek bu ayrımı eleştiren “siyaset bilimi”3 ve bunlara ek olarak giderek daha fazla karmaşıklaşan ve farklılaşan sosyal ve siyasal sistemlerin üstesinden gelmenin bir yolu olarak yönetişim tarzını ileri süren “yönetim” ve “örgüt kuramı”ndaki gelişmeler sayılmaktadır.4

Alanyazında alışılmış haliyle yönetişimin asli teorik dayanağı kamu yönetimi ile bunun üzerinden özel sektörü ilgilendiren biçimiyle daha çok özerk, yarı bağımsız ve bağımsız denetlemeler çerçevesine sıkıştırılmış ve devletin özel kesimi yasal düzenlemeler doğrultusunda talimatlandırdığı zorunlu mali ve idari kontrol işleriyle sınırlı olarak bazı ilkelere göre şekillendirilmektedir. CG olarak kavramsallaştırılan bu sistemi klasik yönetişim olarak adlandırmaktayız. Bunun başlıca nedeni ise bu formuyla CG’nin sıradan bir nitelendirmeyle kurumsal yönetim şeklinde adlandırılması ve buna da müsait bir yapı arz etmesidir. Gerçekten de genleşen küreselleşmenin politik iktisadi ve sosyolojik etkilerine paralel olarak neo liberal kapitalizmin büyümesi, emperyal genişlemesi ve korunmasına yönelik yönetim işi olarak da nitelendirilen yönetişimi, Türkiye ve benzer kategorideki diğer ülkelerin büyük şirketlerince çarpıtılmış haliyle “kurumsal yöneti(şi)m” olarak adlandırılmaktadır.
 Kamu yönetimi alanında yönetişimi besleyen kuramsal kaynaklar konusunda yapılan tartışmaların çoğu yeni kurumcu/kurumsal iktisat üzerinde yoğunlaşmaktadır.  Yeni kurumcu iktisat, devlet-piyasa ortaklığı söylemi üzerinden “devlete ait yapı ve süreçlerin piyasalaştırılmasına, bunların piyasa kurumlarının yönetimine devredilmesine, dolayısıyla toplumsal yaşamın piyasa adına yeniden örgütlenmesine kavramsal destek sağlar”.5 Yeni kurumcu iktisat piyasaların “serbest” olmadıkları, devletle olduğu kadar çeşitli toplumsal kurumlarla da sınırlandıkları gerçeğine vurgu yapar. Bu bağlamda yönetişim; kanunlar ve bunları yapan devleti içeren kurumsal düzenlemeler toplamı olarak tanımlanır. Bu bütünlük hem iç işlemlerin hem de ekonomik bir sistemin sınırları ötesindeki dış işlemlerin düzenleyicisidir. Başka bir deyişle, yeni kurumcu iktisadın savunucuları piyasanın düzenlenmesinde devlet kurumlarının rolüne vurgu yaparlar.6
Jessop’a göre, yeni kurumcu iktisat, ekonomik faaliyetleri hiyerarşinin dışında koordine eden çeşitli mekanizmalara (örneğin stratejik birlikler, klanlar, ağlar, ticari birlikler, girişimci gruplar içinde organize olan piyasalar gibi) artan ilginin bir yansımasını göstermektedir. Dolayısıyla, yeni kurumcu iktisat sadece yapıya değil, ayrıca kültüre de vurgu yapan bir yaklaşımdır.7 Aktörler arasındaki karşılıklı bağımlılık ve etkileşimler ortak değerler, normlar ve kurallara dayanır. Bu anlamda, kurumcu bakış açısında ilgi hem ‘yapısal’ (aktörler, ilişkiler, kaynak dağılımı, örgütlenmeler) hem de ‘kültürel’ özellikler (kurallar, normlar, kurumlar) üzerinde yoğunlaşır.8     
Yönetişim kuramcılarının çoğunluğuna göre kaos kuramı, giderek karmaşıklaşan, dinamikleşen ve farklılaşan çağdaş toplum yapısı içinde daha da önemli hale gelmektedir. Çünkü bu karmaşık toplum yapısı artık merkezi devlet mekanizmaları ile yönetilememektedir. Bu kuramcılara göre, hiyerarşik yönetim insanların iradeci eğilimlerine güven vererek, böylesi bir yönetimin olmaması halinde karışıklık doğacağı ve sistemlerin felaketle yüz yüze kalacakları kanısına yol açabilmektedir. Bu yaklaşım, uluslararası ilişkiler yazınında kullanılan “yönetimsiz yönetişim” (İng. governance without government), yani hiyerarşik olmayan yönlendirme tartışmaları ile de ilişkilidir.9


1 B. Jessop, “The Regulation Approach, Governance and Post-Fordism: Alternative Perspectives on Economic and Political Change?”, Economy and Society, 24, (3), 1995, s. 318
2 J. Kooiman, Modern Governance- New- Government Society Interactions, London: Sage Publications, 1993, s. 3
3 J. B. Jessop, a.g.e., s. 310
4 W.J.M. Kickert, “Autopiesis and Science of (Public) Administration: Essence, Sense and Nonsense”, Organization Studies, 14, (2), 1993, s. 265
5 B.A. Güler, “Yönetişim: Tüm İktidar Sermayeye”, Praksis, 9, 2003, s. 99
6 R.A.W. Rhodes, Understanding Governance-Policy, Networks, Governance, Reflexivity and Accountability, Buckingham: Open University Press, 1997, s. 78-79
7 B. Jessop, “The Rise of Governance and the Risk of Failure: The Case of Economic Development”, International Social Sciences Journal, 155, 1998, s. 31
8 W.J.M. Kickert, (1997), “Public Governance in the Netherlands: An Alternative to Anglo-American ‘Managerialism’”, Public Administration, 75, 1997, s. 741
9 J.N. Rosenau ve E.O. Czempiel, Governance Without Government: Order and Challenge in World Politics,  Cambridge University Press, 1992, s. 44





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 3

Araçsallaştırılan yönetişimi dinamik kılan başlıca unsur eyleme yönelik olması ve eylem araştırmasında temellendirilmesidir. Söz konusu ey...