24 Mart 2016 Perşembe

Çok Katmanlı Sistemler (ÇKS): Kuramsal Altyapı-1

Sistem teorisi, sistemlerin temel yönlerini ve ilkelerini, çeşitli karmaşık olayların betimlenmesi ve açıklanması aracılığıyla kullanılan disiplinler arası bir yaklaşımdır. Güneş sistemi, biyolojik hücreler, insan, aile, işletmesel bir organizasyon, devlet ve kurumları, ama aynı zamanda makinalar ve gelişen bilgi teknolojileri sistemler olarak anlaşılmak suretiyle sistem kuramsal açıdan betimlenebilirler. Sistem düşüncesi yalnızca nesneleri değil, nesnelerin içinde bulunduğu ilişkileri ve hatta olayları, eylemleri de görmeyi gerektirir.1 Sistem teorisinin konseptleriyle bağlantılı bilmeye ve problem çözümüne dair bilgilerimiz sıklıkla sistem düşüncesi kavramının şemsiyesi altında yer alırlar. Sistem düşüncesi, sistemi ve sistem içindeki etkileşimleri farklı yollardan düşünmeyi gerektiren bir yaklaşımdır. Bunun bir yolu bazı sistemleri karmaşık veya diğerlerini adaptasyonel sistemler olarak ele almayı gerektirir. ‘Sistem’ başlığı adı altında karşımıza çıkan problemler yeni ortaya çıkmış değildirler. Sistem konulu problemler zaten matematik, bilim, teknoloji gibi çok farklı disiplinlerde karşılaştığımız türdendir.2 Bu noktadan multidisipliner bir bakış açısı ile bakıldığında sistematik düşünceye anlam kazandırmak daha kolay olacaktır. Sistem teorisi başlangıçtan itibaren bilimsel disiplinlerde parçalanmış olan bilginin dağılmasına karşı bir araç olarak etkisizleştirme amacına odaklıdır.3 Sistem kuramı disiplinler arası tartışma açısından, bir yanıyla genel diğer yanıyla özgün bir disiplin olarak dallanarak, heterojen bir çerçeve içinde sistem kavramını temel bir konsept olarak sunmaktadır.
Sistem kavramı neredeyse felsefe kadar eski bir kavramdır. Sistem kavramının felsefi temelleri Sokrates’den öncesine dayanmaktadır. Aristoteles’in ‘her şeyin her şeye bağlı olduğu’ şeklindeki tanımı sistemi açıklayan en temel deyişlerden biri olarak kabul edilir. Bu yaklaşıma göre yalın bir sistem kavramından söz etmek mümkün değildir. Ancak, Aristoteles’in bu yaklaşımı bilhassa Ludwig von Bertalanffy tarafından sistem ile ilgili problemlerin yeni bir epistemolojik yaklaşım ile ele alınması gerektiğini belirtmesiyle ağırlıklı olarak felsefi bir yaklaşım olarak ele alınmış ve incelenmiştir.4 Sistem yaklaşımının gelişiminde rol oynamış olan araştırmacılardan bir diğeri olan Ackoff ise sistem yaklaşımı konusunda anahtar değişkenlere değinmiş ve bilimsel gelişmenin sistem yaklaşımının iyi biçimde anlaşılması ile mümkün olabileceğinden bahsetmiştir. Ackoff sistem düşüncesinin ancak sistematik bir bakış açısı ile geliştirilebileceğini ifade ederek, sistemin genelinin doğru anlaşılabilmesi için tüm parçaların birbiri ile uyumlu olması gerektiğine vurgu yapan ‘sistem sinerjisi’ adında bir kavram geliştirmiştir.5
Modern anlamda sistem teorisi, birbirinden bağımsız geliştirilmiş yaklaşımlar üzerinde temellendirilmiş ve bunu müteakip sentezlenerek genişletilmiştir; sistem teorisi, sistem öğretisi kavramı biyolog Ludwig von Bertalanffy tarafından kaleme alınan “General System Theory; Biologia Generalis” başlıklı eserindeki “Genel Sistem Teorisi(GST)” nitelemesinden hareketle köken bulmuştur. Biyolojide sistemlerin gözlemlenebilirliğin pek çok bilim dalına nazaran daha kolay ve belirgin olması, bu yaklaşımın ilk kez söz konusu alanda ortaya çıkışının önemli nedenlerinden birisidir. Von Bertalanffy biyolojide uyguladığı sistem teorisini diğer alanlara da uygulamak istemiş ve çeşitli disiplinler için ortak prensiplerin var olduğunu göstererek hepsine uygulanabilecek genel bir analitik model geliştirmeye çalışmıştır.6
Sistem teorisini biçimlendiren sistem düşüncesi aslında tüm bilimlerin temelini oluşturan bakış açıları arasında felsefi ağırlıklı olanıdır demek yerinde olacaktır. Sistem düşüncesi bilimsel yönü dışında, kısmen metafizik özellikler de taşıyan ve daraltılmış anlamda bilimin analitik bağlamda yanıt arayan sorularına belli bir ölçüde de olsa destek sunan bir yapısallığa haizdir. Söz konusu kapsayıcı hususiyetleri çerçevesinde, bu yaklaşım çok sayıda bilim alanında da uygulama alanı bulabilmiştir. Sistem yaklaşımı için büyük önem taşıyan bu ‘organize karmaşıklık’ yaklaşımı termodinamik, biyoloji, tıp, genetik, istatistik, beşeri-sosyal bilimler gibi çok farklı disiplinlerin de yararlandıkları bir yönelimdir. Literatürde sistem yaklaşımını anlamamızı sağlayacak iki ana akım bulunmaktadır. Bunlardan birincisi dinamik ve karmaşık sistemlerin olduğundan söz ederken, bir diğeri biyolojik ve mekanik sistemlerin var olduğundan söz etmektedir. Genel sistem teorisindeki madde sistemi, bilgi sistemi, kavramsal sistemler ve diğer türdekiler günümüzdeki sorunların çözümü için fayda sağlayabilecek unsurlar içerirler. Sistem bakış açısı bilimlerin birbiri ile karşılıklı ilişki içinde olduklarına işaret ettiğine göre, bu karmaşık ilişkileri anlamak için bize felsefe de destek sağlayabilecektir; özellikle analitiğin dayanaklarının açıklanması hususunda. Bunlardan birincisi; ‘parçaların’ birbiri ile sıkı bir ilişki içinde olduğu, diğeri ise parçalar arasındaki irtibatı açıklamaya çalışan ilişkilerin doğrusallığıdır.7
Von Bertalanffy Genel Sistem Teorisinin sadece oluşturucusu değil, aynı zamanda bu anlayışın yaygınlaştırılmasına dayalı bir hareketin ve bilimsel örgütlenmenin de başta gelen öncüsü ve organizatörüdür. 1954'de ilk olarak “Genel Sistemler Teorisi’ni Geliştirme Birliği” (The Society of the Advancement of General Systems Theory) adıyla kurulan organizasyon sonradan “Genel Sistemler Teorisi Birliği” (The Society of General Systems Theory) adını almıştır. Bu kuruluş yaygınlaştırmaya çalıştığı Sistem Teorisini aynı zamanda bir yöntem olarak da benimsemiştir. Dolayısıyla bu teorinin bilinçli bir biçimde kullanılan ilk uygulamasını gerçekleştirmiş, sistem yaklaşımı değişik alanlarda farklılaşarak bilim dallarına özgü ayrıntıları da belirginleşmeye başlamıştır. Antropoloji alanında Margaret Mead, sosyolojide Talcott Parsons ve Niklas Luhmann, çevrebilim ve yeni-fizik sahasında Fritjof Capra, yönetim bilimlerinde özellikle Beşinci Disiplin (1990) adlı eseri ile Peter Senge, İnsan Kaynakları alanında Richard Swanson ve fizikte Köhler sistem yaklaşımının başlıca kullanıcıları olmuşlardır.8
GST, her türden sistemlere ilişkin yöntemlerin, sorunların, ilkelerin ve genel kavramların tümünü içeren ortak bir yaklaşım oluşturmayı amaçlar. Bu yönüyle, sistem kuramına bir teoriden ziyade metodolojik bir yaklaşım veya çalışma-araştırma alanı olduğu yönünde eleştiriler yöneltilmiştir. Bu sebeple sıklıkla “Genel Sistemler Araştırması” (İng. General System Research) olarak da adlandırılmaktadır. Doğu literatüründe ise ilgili teorinin öncül düşüncelerine rastlamak mümkündür. Bahusus tasavvuftaki “vahdet-i vücud” veya “vahdet-i şuhud” gibi görüşlerin temel öğeleri arasında sistemin ve onun ayrılmaz üst fikrinde yer alan “billahi” sözcüğü ile kavramsallaşan, parçalanamayan ve aşkın bir tam birlik-bütünlüğün sistemine işaret edilir. Bu parçalan(a)mayan bütünlüktür ve Allah’a mahsustur. 
Parçalar olarak algıladıklarımız ise O’nun tecellileridir ve insan açısından sınırsız ve sonsuz sayıdadır (Osm. kesret). Bunlar da Yaratıcı’nın yarattığı sistem(ler)in parçaları olarak insanın Yaratıcısını bilmesinde (marifetullah) rol oynayan ve vesile olan bir tür araçlardır. “Beşinci Disiplin” adlı eserinde P. M. Senge’de bu anlayışın bir nevi tersten okumasını görebiliriz. Senge’ye göre öğrenmenin araçlarından olan parçalardan hareket insan için önemli birer aracı-araçtır, ama parçaların toplamı asla bütünü oluşturamaz.9 Aristoteles’e göre de parçaların toplamı bütünden büyüktür.
1 G. Ropohl, Allgemeine Systemtheorie, Einführung in transdisziplinäres Denken, Edition Sigma, Berlin 2012, s. 21
2 L. von Bertalanffy, Allgemeine Systemtheorie. In: Deutsche Universitätszeitung. Nr. 12, 1957, s. 8–12. http://www.umweltsystemwissenschaften.at/usw-magazin/systemwissenschaften/156-allgemeine-systemtheorie-general-system-theory: [Erişim: 23.04.2015]
3 G. Ropohl, a.g.e., s.22
4 L. von Bertalanffy, a.g.e., s. 17
5 http://de.wikipedia.org/wiki/Management-Informationssystem [Erişim: 23.04.2015]
6 http://de.wikipedia.org/wiki/Ludwig_von_Bertalanffy [Erişim: 23.04.2015]
7 L. von Bertalanffy, a.g.e., s. 27-32
8 G. J. Klir, Approach to General Systems Theory, Michigan University, digitized 2007, s. 26

9 P. M. Senge, Die fünfte Disziplin: Kunst und Praxis der lernenden Organisation, Schäffer-Poeschel; 10. Aufl., 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 3

Araçsallaştırılan yönetişimi dinamik kılan başlıca unsur eyleme yönelik olması ve eylem araştırmasında temellendirilmesidir. Söz konusu ey...