Sistem
teorisi, sistemlerin temel yönlerini ve ilkelerini, çeşitli karmaşık olayların
betimlenmesi ve açıklanması aracılığıyla kullanılan disiplinler arası bir yaklaşımdır.
Güneş sistemi, biyolojik hücreler, insan, aile, işletmesel bir organizasyon,
devlet ve kurumları, ama aynı zamanda makinalar ve gelişen bilgi teknolojileri
sistemler olarak anlaşılmak suretiyle sistem kuramsal açıdan betimlenebilirler.
Sistem düşüncesi yalnızca nesneleri değil, nesnelerin içinde bulunduğu
ilişkileri ve hatta olayları, eylemleri de görmeyi gerektirir.1 Sistem
teorisinin konseptleriyle bağlantılı bilmeye ve problem çözümüne dair
bilgilerimiz sıklıkla sistem düşüncesi kavramının şemsiyesi altında yer
alırlar. Sistem düşüncesi, sistemi ve sistem içindeki etkileşimleri farklı
yollardan düşünmeyi gerektiren bir yaklaşımdır. Bunun bir yolu bazı sistemleri
karmaşık veya diğerlerini adaptasyonel sistemler olarak ele almayı gerektirir.
‘Sistem’ başlığı adı altında karşımıza çıkan problemler yeni ortaya çıkmış
değildirler. Sistem konulu problemler zaten matematik, bilim, teknoloji gibi
çok farklı disiplinlerde karşılaştığımız türdendir.2 Bu noktadan
multidisipliner bir bakış açısı ile bakıldığında sistematik düşünceye anlam
kazandırmak daha kolay olacaktır. Sistem teorisi başlangıçtan itibaren bilimsel
disiplinlerde parçalanmış olan bilginin dağılmasına karşı bir araç olarak
etkisizleştirme amacına odaklıdır.3 Sistem kuramı disiplinler arası
tartışma açısından, bir yanıyla genel diğer yanıyla özgün bir disiplin olarak
dallanarak, heterojen bir çerçeve içinde sistem kavramını temel bir konsept
olarak sunmaktadır.
Sistem kavramı neredeyse felsefe kadar eski
bir kavramdır. Sistem kavramının felsefi temelleri Sokrates’den öncesine
dayanmaktadır. Aristoteles’in ‘her şeyin her şeye bağlı olduğu’ şeklindeki
tanımı sistemi açıklayan en temel deyişlerden biri olarak kabul edilir. Bu
yaklaşıma göre yalın bir sistem kavramından söz etmek mümkün değildir. Ancak,
Aristoteles’in bu yaklaşımı bilhassa Ludwig von Bertalanffy tarafından sistem ile ilgili problemlerin yeni bir
epistemolojik yaklaşım ile ele alınması gerektiğini belirtmesiyle ağırlıklı
olarak felsefi bir yaklaşım olarak ele alınmış ve incelenmiştir.4
Sistem yaklaşımının gelişiminde rol oynamış olan araştırmacılardan bir diğeri
olan Ackoff ise sistem yaklaşımı konusunda anahtar değişkenlere değinmiş ve bilimsel
gelişmenin sistem yaklaşımının iyi biçimde anlaşılması ile mümkün
olabileceğinden bahsetmiştir. Ackoff sistem düşüncesinin ancak sistematik bir
bakış açısı ile geliştirilebileceğini ifade ederek, sistemin genelinin doğru
anlaşılabilmesi için tüm parçaların birbiri ile uyumlu olması gerektiğine vurgu
yapan ‘sistem sinerjisi’ adında bir kavram geliştirmiştir.5
Modern anlamda sistem teorisi, birbirinden
bağımsız geliştirilmiş yaklaşımlar üzerinde temellendirilmiş ve bunu müteakip
sentezlenerek genişletilmiştir; sistem teorisi, sistem öğretisi kavramı biyolog
Ludwig von Bertalanffy tarafından kaleme alınan “General System Theory;
Biologia Generalis” başlıklı eserindeki “Genel Sistem Teorisi(GST)”
nitelemesinden hareketle köken bulmuştur. Biyolojide sistemlerin
gözlemlenebilirliğin pek çok bilim dalına nazaran daha kolay ve belirgin
olması, bu yaklaşımın ilk kez söz konusu alanda ortaya çıkışının önemli
nedenlerinden birisidir. Von Bertalanffy biyolojide uyguladığı sistem teorisini
diğer alanlara da uygulamak istemiş ve çeşitli disiplinler için ortak
prensiplerin var olduğunu göstererek hepsine uygulanabilecek genel bir analitik
model geliştirmeye çalışmıştır.6
Sistem teorisini biçimlendiren sistem
düşüncesi aslında tüm bilimlerin temelini oluşturan bakış açıları arasında
felsefi ağırlıklı olanıdır demek yerinde olacaktır. Sistem düşüncesi bilimsel
yönü dışında, kısmen metafizik özellikler de taşıyan ve daraltılmış anlamda
bilimin analitik bağlamda yanıt arayan sorularına belli bir ölçüde de olsa
destek sunan bir yapısallığa haizdir. Söz konusu kapsayıcı hususiyetleri
çerçevesinde, bu yaklaşım çok sayıda bilim alanında da uygulama alanı
bulabilmiştir. Sistem yaklaşımı için büyük önem taşıyan bu ‘organize
karmaşıklık’ yaklaşımı termodinamik, biyoloji, tıp, genetik, istatistik,
beşeri-sosyal bilimler gibi çok farklı disiplinlerin de yararlandıkları bir
yönelimdir. Literatürde sistem yaklaşımını anlamamızı sağlayacak iki ana akım
bulunmaktadır. Bunlardan birincisi dinamik ve karmaşık sistemlerin olduğundan
söz ederken, bir diğeri biyolojik ve mekanik sistemlerin var olduğundan söz
etmektedir. Genel sistem teorisindeki madde sistemi, bilgi sistemi, kavramsal
sistemler ve diğer türdekiler günümüzdeki sorunların çözümü için fayda
sağlayabilecek unsurlar içerirler. Sistem bakış açısı bilimlerin birbiri ile
karşılıklı ilişki içinde olduklarına işaret ettiğine göre, bu karmaşık
ilişkileri anlamak için bize felsefe de destek sağlayabilecektir; özellikle
analitiğin dayanaklarının açıklanması hususunda. Bunlardan birincisi;
‘parçaların’ birbiri ile sıkı bir ilişki içinde olduğu, diğeri ise parçalar
arasındaki irtibatı açıklamaya çalışan ilişkilerin doğrusallığıdır.7
Von Bertalanffy Genel Sistem Teorisinin
sadece oluşturucusu değil, aynı zamanda bu anlayışın yaygınlaştırılmasına
dayalı bir hareketin ve bilimsel örgütlenmenin de başta gelen öncüsü ve
organizatörüdür. 1954'de ilk olarak “Genel Sistemler
Teorisi’ni Geliştirme Birliği” (The Society of the Advancement of General
Systems Theory) adıyla kurulan organizasyon sonradan “Genel Sistemler Teorisi
Birliği” (The Society of General Systems Theory) adını almıştır. Bu kuruluş
yaygınlaştırmaya çalıştığı Sistem Teorisini aynı zamanda bir yöntem olarak da
benimsemiştir. Dolayısıyla bu teorinin bilinçli bir biçimde kullanılan ilk uygulamasını
gerçekleştirmiş, sistem yaklaşımı değişik alanlarda farklılaşarak bilim
dallarına özgü ayrıntıları da belirginleşmeye başlamıştır. Antropoloji alanında
Margaret Mead, sosyolojide Talcott Parsons ve Niklas Luhmann, çevrebilim ve
yeni-fizik sahasında Fritjof Capra, yönetim bilimlerinde özellikle Beşinci
Disiplin (1990) adlı eseri ile Peter Senge, İnsan Kaynakları alanında Richard
Swanson ve fizikte Köhler sistem yaklaşımının başlıca kullanıcıları
olmuşlardır.8
GST, her türden sistemlere ilişkin yöntemlerin,
sorunların, ilkelerin ve genel kavramların tümünü içeren ortak bir yaklaşım
oluşturmayı amaçlar. Bu yönüyle, sistem kuramına bir teoriden ziyade
metodolojik bir yaklaşım veya çalışma-araştırma alanı olduğu yönünde
eleştiriler yöneltilmiştir. Bu sebeple sıklıkla “Genel Sistemler Araştırması”
(İng. General System Research) olarak da adlandırılmaktadır. Doğu literatüründe
ise ilgili teorinin öncül düşüncelerine rastlamak mümkündür. Bahusus
tasavvuftaki “vahdet-i vücud” veya “vahdet-i şuhud” gibi görüşlerin temel
öğeleri arasında sistemin ve onun ayrılmaz üst fikrinde yer alan “billahi” sözcüğü ile kavramsallaşan,
parçalanamayan ve aşkın bir tam birlik-bütünlüğün sistemine işaret edilir. Bu
parçalan(a)mayan bütünlüktür ve Allah’a mahsustur.
Parçalar olarak algıladıklarımız ise O’nun
tecellileridir ve insan açısından sınırsız ve sonsuz sayıdadır (Osm. kesret).
Bunlar da Yaratıcı’nın yarattığı sistem(ler)in parçaları olarak insanın
Yaratıcısını bilmesinde (marifetullah) rol oynayan ve vesile olan bir tür
araçlardır. “Beşinci Disiplin” adlı eserinde P. M. Senge’de bu anlayışın bir
nevi tersten okumasını görebiliriz. Senge’ye göre öğrenmenin araçlarından olan
parçalardan hareket insan için önemli birer aracı-araçtır, ama parçaların
toplamı asla bütünü oluşturamaz.9 Aristoteles’e göre de parçaların
toplamı bütünden büyüktür.
1 G. Ropohl, Allgemeine Systemtheorie, Einführung in transdisziplinäres
Denken, Edition Sigma, Berlin 2012, s. 21
2 L. von Bertalanffy, Allgemeine Systemtheorie. In: Deutsche Universitätszeitung. Nr. 12,
1957, s. 8–12.
http://www.umweltsystemwissenschaften.at/usw-magazin/systemwissenschaften/156-allgemeine-systemtheorie-general-system-theory:
[Erişim: 23.04.2015]
3 G. Ropohl, a.g.e., s.22
4 L. von Bertalanffy, a.g.e., s. 17
5 http://de.wikipedia.org/wiki/Management-Informationssystem [Erişim:
23.04.2015]
6 http://de.wikipedia.org/wiki/Ludwig_von_Bertalanffy [Erişim: 23.04.2015]
7 L. von Bertalanffy, a.g.e., s. 27-32
8 G. J. Klir, Approach to
General Systems Theory, Michigan University, digitized 2007, s. 26
9 P. M. Senge, Die fünfte Disziplin: Kunst und Praxis der
lernenden Organisation, Schäffer-Poeschel; 10. Aufl., 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder