6 Ocak 2016 Çarşamba

Bilginin Enformatik Gücü: Sanal Araçsallaşma

1980’lerin başından itibaren organize edilen yeni ekonomik sistemin başat özelliği kapitalin parasal özelliğindeki değişimdir. Mübadele aracı olan para artık tamamıyla meta özelliğine kavuşmuş, değişim aracı yine kendisini satın alan bir kimliğe bürünmüştür. Para çeşitli şekillerde satın alınabilir ve satılabilir bir üründür, aynı şirketler gibi. BT alanındaki gelişmelerdeki sıçrama sayesinde birbiriyle sıkı sıkıya bağlanan ekonomi merkezleri de her türlü serbest piyasa araçları vasıtasıyla “sanal pazarı” kurumlaştırmış ve madde olarak elinizde tutmaya gerek kalmayan para sanal olarak da dolaşım yeteneği kazanmıştır. Bu düzenlemenin getirileri; bilgi teknolojileri sayesinde söz konusu dolaşımı kontrol etmek, her türlü yatırım araçlarının etkin olduğu ortamlarda (bankalar arası piyasa, borsalar vs.) spekülasyonlar yaparak piyasaları istikrarsız kılabilmek ve para ile para kazanmaktır. Zaten suni olarak piyasada dolaşan ve gittikçe mevhumlaşan karşılıksız kâğıt miktarı şişmiştir. Açıkçası dünya üzerindeki para ve diğer kâğıtların değeri, insanın ürettiğinin üzerindedir. Bu değer dengesizliğini gideren başlıca enstrümanlar; ekonomik bunalımların oluşturulması, yaptırıma haiz olanların spekülasyonları ve savaşlardır.
Maddi değerin odağındaki para ve onun vasıtasıyla elde edilen metalar arasında özellikle birinin ön plana çıktığını görebiliriz: Kullanılabilir bilgi. Söz konusu bu bilgi belirli aşamaların ürünüdür ve kullanımındaki en önemli ve belirleyici, hayat verici, somutlaştırıcı araç insan aklıdır. İnsanlık tarihinde bilginin etkinliği yaşamın hemen her sahasında rol oynamıştır; ama bunlar arasında iki alan vardır ki, bunlar zaten diğer alanların da fonksiyonel dinamiklerinin anasırlarıdır: Politika ve onun yarattığı ekonomi.
Bilgi farklı kategorilerde değerlendirilmekle birlikte, temel grubun dizini şu bileşenlerden müteşekkildir: Veri (data), enformasyon (information), bilgi (knowledge) ve akıl (wisdom) kavramları. Veri, insan ya da icadı makine tarafından yazılmış sembolleri ve enformasyonu tamamlayan parçaları ifade etmektedir. Verilerin bir araya getirilmesi ile oluşturulan anlamlı semboller ise enformasyon olarak tanımlanmaktadır. Enformasyon genellikle, bireyler veya kurumlar tarafından bir sorunun çözümü, herhangi bir çalışmanın başlatılması ya da bitirilmesi gibi faaliyetler sonucunda ortaya çıkarılan verilerin bütününü ifade etmektedir. Bilgi ise herhangi bir konuda insanların kendi alanlarında edindikleri enformasyonu yorumlayarak elde ettiği kararlar ve yetenekleri doğrultusunda oluş-turul-an geniş kapsamlı ve anlamlı içerik-değerdir. Bütün bu kavramların da üstünde olan akıl, veriden enformasyona, enformasyondan bilgiye ve bilgiden de yetiye dönüşen sürecin hem en baş hem de en uç evresinde gerçekleşmektedir. Ancak enformasyon, bilgi ve akıl birbirinden tamamen izole olabilecek kavramlar değildir ve çoğu zaman kendi alanlarını aşıp diğerleri ile karışabilmektedir.1 Böyle bir durumda ortaya bazı çelişkilerin çıkması doğaldır. İşte tam da bu çelişkinin sağladığı imkân, bilginin enformatik gücünün kütlesel biçimde yoğunlaşmasına, kitleselleşmesine ve niceleyici yığınlar şeklinde dolaşımında sanallaşmasına zemin oluşturmaktadır. 20 sene öncesinde yayılımı daha kısıtlı olan enformatik bilgi, günümüzde çığırından çıkmış serseri mayın gibi hareket etmektedir. Kontrolü zorlaşan malumat özellikle iletim ve iletişim açısından alanı genişletmiş, takibi ve düzenlenmesi güçleşmiştir. 6 asır önce İbn-i Haldun’un vurguladığı “tüm malumatlar sağlıksızdır”  (Muhammed bin Haldun, Mukaddime) ifadesi bugün tam karşılığını bulmuş ve insanı, toplumları yönlendirmede son derece etkili bir araç haline gelmiştir.  İnsan zihnini sanal araçsallaştırma ile enformasyon bombardımanına tutmak kolaylaşmış, böylelikle manipülasyon olanakları ve seçenekleri artmıştır.
Günümüzde bilgi yönetimi denildiğinde ağırlıklı olarak erişilen malumatın organizasyonu, kullanılması ve yayılımı anlaşılmakla beraber; bilgi yönetimi olgusunun asli yönetim unsurlarının kullanım sahasına odaklandığı malumdur. Diğer bir deyişle elde ettiğimiz malumat, sınıflandırdığımız olgular üzerinde hâkimiyet sağlamaktır: Doğa, hayvan, bitki, mikrobiyolojik canlılar, iklim ve en önemlisi insan ve çevresi. Bilgi yönetiminin başat belirleyicisi egemenlik tutkusudur (“İşte o zaman Rabbin meleklere: ‘"Bakın, Ben yeryüzünde ona sahip çıkacak birini [egemen] yaratacağım!”’ demişti, Kur’an-ı Kerim, 2-30). Peki, insanın egemenlik anlayışının yoğunlaştığı edimler nelerdir ve bunlar neyi amaçlar, sorusu bu noktada önemlidir. Bir de tüm bunların ‘Nasıl’ı’? Bu konuda üç ana davranış ortaya çıkmaktadır: Bunun bilincinde olmamak, iyi niyetle güzel işler yapmak ve benmerkezci bir anlayışla mümkün olan her şeyi sömürmek (“’Onlar: "Seni övgüyle yüceltip takdis eden bizler dururken, orada bozgunculuğa ve yozlaşmaya yol açacak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler.”’, Kur’an-ı Kerim, 2-30).
Bilginin sanal araç olarak kullanımı son derece etkileyici ve etkin bir kaldıraçtır. Abartılı bir ifadeyle Arşimet’in sözünü ettiği türden bir kaldıraç; "Bana bir dayanak noktası verin, Dünya'yı yerinden oynatayım.” Örneğin, son yıllarda bilhassa gençleri adeta avucuna alan akıllı telefon sendromunu biraz irdelediğimizde; alt yapıyı, bilgiye dayalı inovatif bir girişimin, telefon ve bilgisayarı yeni bir işletim sistemiyle uyumlayıp çekici bir görsellikle piyasaya arz etmenin ve bu aletin tüm bir pazarlama sürecinin, yani bilgi yönetiminin oluşturduğunu görebiliriz. Tüm bir süreçte somut olan elimize aldığımız ve kullandığımız alettir. Ancak bu somut nesnenin hayat bulmasını sağlayan kök filiz elle tutulamayan sanal bilgi birikimidir ve bunun ağırlıklı kısmını veri ve enformasyonun bileşimi oluşturur.


1 http://www.ime.usp.br/~vwsetzer/data-info.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 3

Araçsallaştırılan yönetişimi dinamik kılan başlıca unsur eyleme yönelik olması ve eylem araştırmasında temellendirilmesidir. Söz konusu ey...