21 Ekim 2014 Salı

İş’in Teorisi 9/6-1: Kapsayıcı Strateji – Denge Unsuru Olarak Politika: Misyon-Vizyondan, Karmaşa ve Bağlantıya

Çalışanların misyon ve vizyon sözcüklerinden ne anladığı üzerinde pek durulmayan bir husustur. Bazı durumlar haricinde bu sözcükler geçiştirilen iki konu başlığıdırlar sadece. Hatta birçok çalışan açık şekilde işyerlerinde çeşitli noktalarda duvarlara asılı ve o işyerinin misyonunun ne olduğunu yazan levhaları bir kez okumamıştır bile; isterse yıllardır orada çalışsın. Dahası şirket sahipleri ve yöneticileri arasında dahi bu ikilinin ne içerdiğini bilmeyen, bilse de ne anladığı sorgulanabilir olanlar bulunmaktadır. Peki, durum böyle iken bunlar niye şirket tanıtım notları ve/veya kalite belgeleri arasında yer almaktadır? Adet yerini bulsun diye! Evet, aynen öyle; ya da daha teknik bir deyişle formalite icabı. Ne güzel, hoş değil mi? Acaba diğer pek çok mevzu için de bu böyle midir? Tecrübelerimden hareketle cevabım genele şamil olarak ‘evet’ olacaktır. İş yaşamının yazılı belgeleri, kayıtları -içeriklerine bakılmaksızın- kırtasiye olan işyeri sayısı hiç de az değildir; dostlar alışverişte görsün, yeter ki görsün! Hal böyle iken geniş anlamda bilginin fonksiyonu bir şirket için nedir? Laf kalabalığı, dursun belki lazım olur anlayışı mı, yoksa modaya uymak mı?
            Halbuki insanlık tarihinde meydana gelen pek çok önemli ve sıra dışı olayın arka planında misyon ve vizyon olguları aktif rol oynamış, aralarında gerçekten yazılı olan ile oldukça örtüşür nitelikli uygulamalar vardır. Tarihimizin son yüz yılına biraz irdeleyici baktığımızda bunu müşahede edebiliriz. Yukarıda donukluğuna ve sözde oluşuna ilişkin bazı koşullu çıkarımlar yaptığımız bu iki sözcüğün tarihsel süreç içinde bizim için canlı, kanlı ve anlamlı olarak ortaya çıkan ve yararlara ya da bazen zararlara yol açan uygulamalarımızın olduğu görülecektir. Bilinçli ya da bilinçsiz, bunların bazen daha da güçlü bir olgu olan değerlerin oluşumunda önemli bir rol oynadığını da belirtmek isterim. Genel olarak kültürün oluşum sürecinde ortaya çıkan değerler, bazen süreçlere bağlı olmadan daha karmaşık da olsa kısa sürede, direkt kültürel unsurlara da bağlı olmadan meydana gelebilirler. Örneğin, devrimler/inkılaplar aracılığıyla geçerli nesil içinde ve kısa vadede gerçekleştirilen değerlerimiz olmuştur; doğru veya yanlış. Ancak bunların toplumsal gelişim ile ne denli uyumlu oldukları, ne derece içselleştirildiği ve sosyolojiyi gerçekten takip ederek buna uygun açılımların hukuki üstyapıda yer alıp almadığı, ne derece toplum tarafından kabul gördüğü ve ne gibi sorunlara yol açtığı veya açabileceği varsayımları ayrıca sorgulanmalıdır. Niteliği ne olursa olsun, eğer insana özgün kılınan egemenlik yetisi bir takım kutsanan kurumlaşmalar eliyle direkt olarak yürütülüyorsa, orada insanın gelişimine set çeken önemli bir araz var demektir. Bu bağlamda, bir işletme için “kopyala yapıştıra” dayalı ve pek de bir şey ifade etmeyen ve katkı sağlamayan misyon-vizyon maddelerinden maada, daha gerçek, daha somut temelde oluşturulan kıymete haiz değerler olgusu önemli ve akılcı sabitelerdir.      
            Diğer bir gariplik, genellikle birçok şirketin misyon ve vizyon arasındaki farkı tam olarak ayırt edemedikleridir. Bu şirketler misyonlarını ve vizyonlarını tanımlamalarını istediğimizde her ikisi için de neredeyse benzer tanımları yapacaklardır. Bu durum ister istemez şu soruyu akla getiriyor: Bunlar önemli midir? Önemli ise bunların arasındaki fark nedir? Varsayalım önemlidir, öyleyse tanımları şu şekilde ortaya koyabiliriz: Misyon, bir şirketin, şimdiki zaman ve çok kısıtlı ölçüde de geniş zaman açısından hangi konumda olduğunu, ne yaptığını, ne ve kimin için ve kimlerle nasıl yaptığını gösterir. Vizyon ise bir şirketin gelecekte, bulunduğu sektörün gelişmelerine bağlı olarak, nerede olmayı arzu ettiğini (hatta hayal ettiğini) gösterir. Bu 5-10 sene sonrası için geçerli olacak geleceğe yönelik bir yaklaşımdır. Şirket içerisinde bugün yapılan her şey, gelecekteki o konuma varmak içindir. Her ikisini birleştirdiğimiz zaman, gelecekte olmak istediğimiz (vizyon) noktaya erişmek için bugün neleri, nasıl yapıyoruz (misyon) sorularının şekillendirici yanıtlarını, şirketin vizyon ve misyonunda sözel olarak özetleyebiliriz. Misyon, değişime bağlı olarak sıklıkla değişebilir, vizyon ise ileride nerede olmak istediğimizi gösterdiği için zaman içerisinde çok fazla değişiklik göstermeyecektir. Vizyon, varmak istediğimiz noktayı gösterirken, misyon bugün o yolda neleri, nasıl yaptığımızı anlatır.
            Misyon, kelime anlamı itibariyle, bir kişi veya topluluğun üstlendiği özel görev demektir. İşletme yönetimi açısından ise “örgüt üyelerine bir istikamet vermesi ve anlam kazandırması maksadıyla belirlenmiş ve örgütü benzer örgütlerden ayırt etmeye yarayacak uzun dönemli bir görev; böylelikle arka planında vizyonun bulunduğu bir alt yapı, bir anlamda ilham sağlayan ve bu bağlamda bir ölçüde insan ve örgüt için “oluşturulmuş ortak bir değer” şeklinde de tanımlanabilir.

            Görüleceği üzere, vizyon kapsam ve derinlik açısından misyona nazaran daha geniş bir kavramsallığa sahiptir. Hatta günümüz yönetim modellerinde vizyona yüklenen anlam o denli geniş ele alınır ki, misyon sadece vizyona destek veren kavramlardan biri olarak kabul edilir. Ancak, yine de misyonun yer almadığı bir vizyon anlayışı eksiktir, dolayısıyla böyle bir vizyonun belirliliği-belirleyiciliği bir noktada yitiklik arz eder. Bazı büyük kuruluşlarda böyle bir model; kurum kültürü, liderlik ve diğer bazı kavramları da misyon gibi vizyonu destekleyici kavramlar olarak görür. Kanımca vizyona atfedilen bu önem, insanın geleceğe dair çıkarımlar-projeksiyonlar yapmak suretiyle olabildiğince iyi tahminler yaparak geleceği şekillendirme arzusundan kaynaklanmaktadır. Vizyonun bu bağlamda seçenekli planların yapılabilmesi açısından da önemsendiğini söyleyebiliriz. Bilhassa anglo-amerikan modellemelerde vizyon ve bu bağlamda vizyonel bakış açısı yaşamın pek çok alanında baskın unsur olarak yer alır. Ancak, burada vizyonun dominasyonu sayesinde işin fantezi yanı bazen öyle boyutlara ulaşır ki, tahayyül gücünün üretimi kâhinliğe dönüşür. Siyaset, ekonomi, sosyoloji, doğa bilimleri veya popüler kültüre ilişkin pek çok alanda çok sayıda fütürologlar-modern kâhinler milyarlarca dolarlık sektörlerde aranan kişilerdir. Vizyon olgusunun abartılarak aşırı uçlara çekilebilir hal alması dildeki kavramsallaştırmalardan iş dünyasına, eğitim sektöründen, “yeni mesleklerin” oluşumuna değin değişik alanlarda taban bulmaktadır. Ülkemiz de bu etkilenmeden imkânları ölçüsünde payını almaktadır. Bu tip abartılar, politikanın etkin olduğu işletmeler tarafından dışlanmaz, ama olabildiğince nesnel olarak izlenir. Bu izleme işlevi bazılarınca tuhaf bulunsa da; unutulmaması gereken husus politik rasyonalitenin bir yönüyle Mevlana’nın pergel alegorisindeki gibi bir ayağın sabitlenerek diğer ayağın desteğiyle 360 derecelik dönüşle görüş alanını genişletmek ve ilm-i kal ile ilm-i hal’i cem etmesi, diğer taraftan Arşimet’in kaldıracını bırakmadan dengenin istikrarını sağlamasıdır. Politikanın yönetişim modellerini amaç olarak belirlediği işletmelerde, hem amacın kendisi hem de neşet edecek olan uyumlu misyon kapsayıcı stratejinin içeriğinde yer alır ve böylelikle bunlar da tekrar politikanın stratejik araçları olurlar. Misyon veya vizyon rasyonel bağlamda üretilen araçlardır; ama politika açısından öncel olan bunları üretecek olan değerlerin belirlenmesi ve bunların gerçekleştirilmesine yönelik kapsayıcı stratejinin oluşturulmasıdır.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 3

Araçsallaştırılan yönetişimi dinamik kılan başlıca unsur eyleme yönelik olması ve eylem araştırmasında temellendirilmesidir. Söz konusu ey...