Çalışanların misyon ve
vizyon sözcüklerinden ne anladığı üzerinde pek durulmayan bir husustur. Bazı
durumlar haricinde bu sözcükler geçiştirilen iki konu başlığıdırlar sadece.
Hatta birçok çalışan açık şekilde işyerlerinde çeşitli noktalarda duvarlara
asılı ve o işyerinin misyonunun ne olduğunu yazan levhaları bir kez okumamıştır
bile; isterse yıllardır orada çalışsın. Dahası şirket sahipleri ve yöneticileri
arasında dahi bu ikilinin ne içerdiğini bilmeyen, bilse de ne anladığı
sorgulanabilir olanlar bulunmaktadır. Peki, durum böyle iken bunlar niye şirket
tanıtım notları ve/veya kalite belgeleri arasında yer almaktadır? Adet yerini
bulsun diye! Evet, aynen öyle; ya da daha teknik bir deyişle formalite icabı.
Ne güzel, hoş değil mi? Acaba diğer pek çok mevzu için de bu böyle midir?
Tecrübelerimden hareketle cevabım genele şamil olarak ‘evet’ olacaktır. İş
yaşamının yazılı belgeleri, kayıtları -içeriklerine bakılmaksızın-
kırtasiye olan işyeri sayısı hiç de az değildir; dostlar alışverişte görsün,
yeter ki görsün! Hal böyle iken geniş anlamda bilginin fonksiyonu bir şirket
için nedir? Laf kalabalığı, dursun belki lazım olur anlayışı mı, yoksa modaya
uymak mı?
Halbuki
insanlık tarihinde meydana gelen pek çok önemli ve sıra dışı olayın arka
planında misyon ve vizyon olguları aktif rol oynamış, aralarında gerçekten
yazılı olan ile oldukça örtüşür nitelikli uygulamalar vardır. Tarihimizin son
yüz yılına biraz irdeleyici baktığımızda bunu müşahede edebiliriz. Yukarıda
donukluğuna ve sözde oluşuna ilişkin bazı koşullu çıkarımlar yaptığımız bu iki
sözcüğün tarihsel süreç içinde bizim için canlı, kanlı ve anlamlı olarak ortaya
çıkan ve yararlara ya da bazen zararlara yol açan uygulamalarımızın olduğu
görülecektir. Bilinçli ya da bilinçsiz, bunların bazen daha da güçlü bir olgu
olan değerlerin oluşumunda önemli bir rol oynadığını da belirtmek isterim.
Genel olarak kültürün oluşum sürecinde ortaya çıkan değerler, bazen süreçlere
bağlı olmadan daha karmaşık da olsa kısa sürede, direkt kültürel unsurlara da
bağlı olmadan meydana gelebilirler. Örneğin, devrimler/inkılaplar aracılığıyla
geçerli nesil içinde ve kısa vadede gerçekleştirilen değerlerimiz olmuştur;
doğru veya yanlış. Ancak bunların toplumsal gelişim ile ne denli uyumlu
oldukları, ne derece içselleştirildiği ve sosyolojiyi gerçekten takip ederek
buna uygun açılımların hukuki üstyapıda yer alıp almadığı, ne derece toplum
tarafından kabul gördüğü ve ne gibi sorunlara yol açtığı veya açabileceği
varsayımları ayrıca sorgulanmalıdır. Niteliği ne olursa olsun, eğer insana
özgün kılınan egemenlik yetisi bir takım kutsanan kurumlaşmalar eliyle direkt
olarak yürütülüyorsa, orada insanın gelişimine set çeken önemli bir araz var
demektir. Bu bağlamda, bir işletme için “kopyala yapıştıra” dayalı ve pek de bir
şey ifade etmeyen ve katkı sağlamayan misyon-vizyon maddelerinden maada, daha
gerçek, daha somut temelde oluşturulan kıymete haiz değerler olgusu önemli ve
akılcı sabitelerdir.
Diğer
bir gariplik, genellikle birçok şirketin misyon ve vizyon arasındaki farkı tam
olarak ayırt edemedikleridir. Bu şirketler misyonlarını ve vizyonlarını
tanımlamalarını istediğimizde her ikisi için de neredeyse benzer tanımları
yapacaklardır. Bu durum ister istemez şu soruyu akla getiriyor: Bunlar önemli
midir? Önemli ise bunların arasındaki fark nedir? Varsayalım önemlidir, öyleyse
tanımları şu şekilde ortaya koyabiliriz: Misyon, bir şirketin, şimdiki zaman ve
çok kısıtlı ölçüde de geniş zaman açısından hangi konumda olduğunu, ne
yaptığını, ne ve kimin için ve kimlerle nasıl yaptığını gösterir. Vizyon ise
bir şirketin gelecekte, bulunduğu sektörün gelişmelerine bağlı olarak, nerede
olmayı arzu ettiğini (hatta hayal ettiğini) gösterir. Bu 5-10 sene sonrası için
geçerli olacak geleceğe yönelik bir yaklaşımdır. Şirket içerisinde bugün
yapılan her şey, gelecekteki o konuma varmak içindir. Her ikisini
birleştirdiğimiz zaman, gelecekte olmak istediğimiz (vizyon) noktaya erişmek
için bugün neleri, nasıl yapıyoruz (misyon) sorularının şekillendirici yanıtlarını,
şirketin vizyon ve misyonunda sözel olarak özetleyebiliriz. Misyon, değişime
bağlı olarak sıklıkla değişebilir, vizyon ise ileride nerede olmak istediğimizi
gösterdiği için zaman içerisinde çok fazla değişiklik göstermeyecektir. Vizyon,
varmak istediğimiz noktayı gösterirken, misyon bugün o yolda neleri, nasıl
yaptığımızı anlatır.
Misyon,
kelime anlamı itibariyle, bir kişi veya topluluğun üstlendiği özel görev
demektir. İşletme yönetimi açısından ise “örgüt üyelerine bir istikamet vermesi
ve anlam kazandırması maksadıyla belirlenmiş ve örgütü benzer örgütlerden ayırt
etmeye yarayacak uzun dönemli bir görev; böylelikle arka planında vizyonun
bulunduğu bir alt yapı, bir anlamda ilham sağlayan ve bu bağlamda bir ölçüde
insan ve örgüt için “oluşturulmuş ortak bir değer” şeklinde de tanımlanabilir.
Görüleceği
üzere, vizyon kapsam ve derinlik açısından misyona nazaran daha geniş bir
kavramsallığa sahiptir. Hatta günümüz yönetim modellerinde vizyona yüklenen
anlam o denli geniş ele alınır ki, misyon sadece vizyona destek veren
kavramlardan biri olarak kabul edilir. Ancak, yine de misyonun yer almadığı bir
vizyon anlayışı eksiktir, dolayısıyla böyle bir vizyonun
belirliliği-belirleyiciliği bir noktada yitiklik arz eder. Bazı büyük
kuruluşlarda böyle bir model; kurum kültürü, liderlik ve diğer bazı kavramları
da misyon gibi vizyonu destekleyici kavramlar olarak görür. Kanımca vizyona
atfedilen bu önem, insanın geleceğe dair çıkarımlar-projeksiyonlar yapmak
suretiyle olabildiğince iyi tahminler yaparak geleceği şekillendirme arzusundan
kaynaklanmaktadır. Vizyonun bu bağlamda seçenekli planların yapılabilmesi
açısından da önemsendiğini söyleyebiliriz. Bilhassa anglo-amerikan
modellemelerde vizyon ve bu bağlamda vizyonel bakış açısı yaşamın pek çok
alanında baskın unsur olarak yer alır. Ancak, burada vizyonun dominasyonu
sayesinde işin fantezi yanı bazen öyle boyutlara ulaşır ki, tahayyül gücünün
üretimi kâhinliğe dönüşür. Siyaset, ekonomi, sosyoloji, doğa bilimleri veya
popüler kültüre ilişkin pek çok alanda çok sayıda fütürologlar-modern kâhinler
milyarlarca dolarlık sektörlerde aranan kişilerdir. Vizyon olgusunun
abartılarak aşırı uçlara çekilebilir hal alması dildeki kavramsallaştırmalardan
iş dünyasına, eğitim sektöründen, “yeni mesleklerin” oluşumuna değin değişik
alanlarda taban bulmaktadır. Ülkemiz de bu etkilenmeden imkânları ölçüsünde
payını almaktadır. Bu tip abartılar, politikanın etkin olduğu işletmeler
tarafından dışlanmaz, ama olabildiğince nesnel olarak izlenir. Bu izleme işlevi
bazılarınca tuhaf bulunsa da; unutulmaması gereken husus politik rasyonalitenin
bir yönüyle Mevlana’nın pergel alegorisindeki gibi bir ayağın sabitlenerek
diğer ayağın desteğiyle 360 derecelik dönüşle görüş alanını genişletmek ve
ilm-i kal ile ilm-i hal’i cem etmesi, diğer taraftan Arşimet’in kaldıracını
bırakmadan dengenin istikrarını sağlamasıdır. Politikanın yönetişim modellerini
amaç olarak belirlediği işletmelerde, hem amacın kendisi hem de neşet edecek
olan uyumlu misyon kapsayıcı stratejinin içeriğinde yer alır ve böylelikle
bunlar da tekrar politikanın stratejik araçları olurlar. Misyon veya vizyon
rasyonel bağlamda üretilen araçlardır; ama politika açısından öncel olan
bunları üretecek olan değerlerin belirlenmesi ve bunların gerçekleştirilmesine
yönelik kapsayıcı stratejinin oluşturulmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder