29 Ekim 2014 Çarşamba

İş’in Teorisi 9/7: Kapsayıcı Strateji – Sonuç

“Kapsayıcı Strateji” tabiri, iş dünyasında son 40 yılda gerçekleştirilen tüm gelişim ve aşamalara rağmen, halen birçok işletmenin klasik strateji görüşünde saplanıp kaldığı kısırlığı aşmak amacıyla, -strateji sözcüğünün önüne veya ardına hangi tamlayıcı sıfat-isim gelirse gelsin çok bir şeyin değişmeyeceğinin bilincinde olunarak- asli yürütücü gücün politika olduğuna dikkat çekilmek için kullanılmıştır. Eğer bu hususa dair işletmeler farkındalık sahibi olmazlarsa “İş’in Teorisini” anlayamayacaklar ve gördükleri, yaptıkları işler –ister faaliyet, ister proje bazlı- rutin dışına uzanamayacaktır. Bunun anlamı insan yaratıcılığının körelmesi, işletme körlükleri ve küresel gelişimin hem okuma-anlama hem de ona ortak olabilme bağlamında gerisinde kalmak ve taşeron usulü götürü iş yapmaktan veya distribütör olmaktan öteye gidememektir. Peki, bu kötü bir şey midir? Hayır, ama kürevi düzlemde özgün ve önemli rol sahibi aktör olmak iddiasında değilseniz; işletmeler üzerinden ülke olarak çeşitli sıkıcı sorunlarla uğraşmak zorunda kalırsınız ve bırakın elinizde sağlam bir kartınızın olmasını, masanın yanına dahi yaklaştırılmazsınız. Unutulmamalıdır ki mikro gelişimler ve girişimler, teknolojik veya sosyal boyutlu, çok katmanlı sistemlerin karşılıklı etkileşimindeki dünyada sağlam bir altyapıya sahip olmanızın öncel koşuludur. Örneğin, günümüzde Çinliler doğaçlama, esneklik ve hız, bazı küçük ölçekli Türk IT şirketleri ise yerel anlayış üzerinden geliştirdiği “müşteriye uçtan uca hizmet” gibi politikanın şekillendirdiği stratejik düşünce ürünleri ile küresel ölçekte rekabete girmektedirler. Bugün dünyanın en etkin ve büyük şirketleri esamelerinin okunmadığı zamanlardan günümüzdeki durumlarına, oluşturdukları politika yapılanmasının yarattığı özenli ve sabırlı kapsayıcı stratejik çalışmalar sayesinde erişmişlerdir. Bir işletmenin politikasının temelindeki yapı taşlarından biri insan davranışlarını titizlikle okumak, sorunları keşfetmek ve bunların üzerinden politikalarının belirlediği kapsayıcı stratejik yaklaşımlar vasıtasıyla çözüm alternatiflerini sunmak ve bunları insanların ihtiyaçları-arzuları doğrultusunda tasarımlayarak sürekli yenilenmeye dayalı olarak üretmek, pazarlamak ve arz etmektir. Tüm bu süreçsel düzlemde öne çıkan bir veya iki şirket olacaktır; bunlar işletmesel politika alanını doğal olarak genişletirler ve belirli bir süre sonra başkaları kendi özgün politika tarzlarıyla meydan okumalarını yaparlar. Bu meydan okumanın açığa çıkardığı işletmesel enerjiyi kontrollü kılan politikanın belirlediği kapsayıcı stratejidir ve bu da zamana yayılı olarak sadece üretim, pazarlama-satış, rekabet gibi aktiviteleri değil, rasyonalizasyonun yanında her türlü sosyal ve özellikle insani değerleri şekillendirir. Kapsayıcı strateji aşamalı sistematik şablonları üretmekle mükellef olmasının yanı sıra, mutlaka işletmenin farklı, yaratıcı ve somut-soyut değer yaratım eksenli olmasını mümkün kılmalıdır.
Yukarıda belirttiğimiz politika, kapsayıcı strateji, çalışmalar ve iş   gibi kavramları bir bütünün parçaları gibi görmek mümkündür; ancak böyle bir okuma indirgenmiş holistik bir zorlama-yorumlama olacaktır. Genel anlamda taslak bir konseptin varlığından söz edebiliriz, ama detaylı bir model-paradigmanın geliştirilip sunulması ayrı ve geniş kapsamlı bir çalışmanın konusudur. Bizim bu projedeki sunumumuz ise çok daha dar bir alan çalışmasıdır. Clausewitz’e tekrar geri dönecek olursak; onun teorik katkılarından “en önemli” kategorisine şahsımca yaptığım bir yorum-çıkarsama olarak dâhil ettiğim husus şudur: Politika, tasavvurların hayata geçirildiği ilk alanın adıdır. Onun kapsamını genleştiren insanın düşünme ve tahayyül gücüdür. İşte bu güç politikanın doğasındaki gücün de kaynağıdır. Yoksa stratejiler, planlar veya yönetim modelleriniz, politikanın onlara yükleyeceği güç olmadıkça durağanlığa mahkûmdurlar. Bundandır ki, insanlık tarihinde insanın kurduğu, yapılandırdığı ve yürütüm için kendi adına hizmete soktuğu bir mefhum olan devlet, erkini insanın yaratıcı gücünden alır. Bu bağlamda politika dinamik bir olgu olarak amacı üstün bir biçime sokarak (Alm. Zweck), hedefleri her türlü değişimleri ve dönüşümleri göz önünde tutarak belirler; politika gayeden, gaye de hedeflerden üstündür. Bunlar ve bunlara erişimdeki her şey araçtır ve hepsi politik güce-iradeye tabidir.
Yaşamın hemen her alanında olduğu gibi zaman ve mekânı, bunlarla birlikte derinliği ve genleşme kuralını-varsayımını okuyamayanlar geride kalmanın öncel adaylarıdır. 30 yıl öncesinin tezleriyle varılacak nokta belli ise ve bu noktanın daha ilerisine geçilemiyorsa, bunlarda ısrar etmek kondisyonel bir zaaftır. İlkeleriniz, bakış açılarınız veya dünya görüşünüz (Alm. Weltanschauung) bir zamanlar son derece uygun, öncü ve iyi olabilirler, ama bu bunların bugün de aynı niteliklerle, zamanın ve mekânın gereklerine uyduğu anlamına gelmez. Bu çalışma boyunca sıklıkla vurguladığımız tümsel politika ve onun öncelliği, kesp ettiği güç ve iradeyi dönüştürücü dinamiği ile zamanın ve mekânın günümüze kattığı çok katmanlı-boyutlu sistemlerde yürürlüğe koyar. Ama bu noktada soru(n) şudur: Kimler bu hususta farkındalık sahibidir?

Strateji, bir işletmede gerçek anlamda etkin ve geniş bir öneme sahip olmak zorunda ise, tipik geleneksel anlayış terk edilmelidir. Mesela, bir şirket için yegâne stratejik hedef olarak pazar payını ve satışları arttırmak, böylece büyümek veya karlılık belirleyici değer ise, o şirket yaşamın ve toplumun periferisinde eklemlenmiş küçük bir parçadır. Eğer strateji, maddi ve manevi yüksek bir amaca yönelik olarak, onu realize etmek ve gerçek anlamda değerler yaratmak için politikanın belirleyici iradesi çerçevesinde kapsayıcı bir karaktere haiz olabiliyorsa, kendisini oluşturan insanın yaratıcılığı sayesinde yaşamın ve toplumun merkezine oturabilir. Yerel ve küresel anlamda toplumlar için daha fazla şey ifade etmeye başlayan şirketler, işletme zihniyetini sadece ihtiyaçları, arzuları karşılayan ve bu bağlamda karlı pazarlar oluşturan şirket olmaktan daha ötesine; insanlar için eğitim, maddi-manevi sağlık, sosyalleşme,  değerler, güzel ahlak ve erdem gibi çok geniş bir alana sahip konularda katkı sağlayıcı, zenginleştirici bir şirket olmaya evirmeleri ve dönüştürmeleri gereklidir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetimin Sosyolojisi: Çok Katmanlı Sistemler ve Ticari İşletmelerin Temel Gerçekliği - 3

Araçsallaştırılan yönetişimi dinamik kılan başlıca unsur eyleme yönelik olması ve eylem araştırmasında temellendirilmesidir. Söz konusu ey...